Ben erdemden başka zenginlik tanımıyorum. ( İbn-i Sina )

14 Temmuz 2010 Çarşamba

SABIR


SABIR
Sabır bir müminde bulunması gereken en önemli özelliklerden biridir. Allah Sabûr'dur ve sabredenlerle beraberdir.
Sabır müminin güzel hasletlerinden biri olduğu için fazileti yüksek bir ibadettir. Olgun bir sabır mukabilinde Allah çeşitli şekillerde müjdelerde bulunmakta ve sabra teşvik etmektedir (Secde Suresi, 32:24; A'raf Suresi, 7:137; Kasas Suresi, 28:54; Zümer Suresi, 39:10...).


Bir ayet-i kerimede, herkesin gücünün yeteceği ölçüde bir imtihana tabi tutulduğu anlatılır (Bakara Suresi, 2:286). Madem bir yaprak bile Rabbimizin izni olmadan düşmüyor o halde bu büyük hadiseler de Rabbimizin izniyle geliyor demektir.

Öyle ama bazen çok ağır imtihanlarla karşılaşanlar oluyor. Onlar bu üstesinden gelinmesi çok zor olan ağır imtihan karşısında nasıl dayanabilirler ki?

Evet, eğer sabır gücü yerinde kullanılırsa her türlü musibetin altından kalkılabilir ve ayet-i kerimede buyrulan “Sabredenlere mükâfatlar hesapsız verilir” (Zümer Suresi, 39:10) müjdesine ulaşılır. Sorun, bazı yanlış düşünce ve uygulamalarımızdan kaynaklanıyor. Yani aslında bize verilen sabır kuvvetini tam olarak kullanamıyor ve hâdiseler karşısında çabuk teslim bayrağını çekiyoruz.

Oysa Peygamber Efendimiz (a.s.m.) “Bir kimse sabretmek isterse Allah ona sabır verir. Hiçbir kimseye sabırdan daha hayırlı ve geniş bir şey verilmemiştir” (Müslim, Zekât:124) buyurarak sabrın kullanılıp kullanılmamasının insanın kendi elinde olduğuna dikkat çekmiştir.

Peki sabır kuvvetini dağıtmadan nasıl kullanacağız?

İnsanın düşüncesini meşgul eden geçmiş, gelecek ve içinde bulunduğu gün olmak üzere üç dönem vardır. İnsan eğer sabır kuvvetini geçmiş ve geleceğe dağıtmaz, bulunduğu âna yoğunlaştırabilirse karşılaştığı her sıkıntıya karşı dayanabilir. Eğer bu gücünü toparlayamaz sa sabır gücü yeterli gelmez ve musibetler karşısında ezilir, gider. Şikâyet ve isyanların kaynağında da bu sabırsızlık olsa gerek!

İnsan sahip olduğu sabır gücünü geçmiş ve geleceğe dağıtmamalıdır. Çünkü geçmiş günler zaten geçtiği için tekrar o günlerde yaşadığı üzücü hadiseleri düşünmek insanın ümidini kırar. Fakat eğer geçmiş günlerin geçtiğini ve eğer sıkıntı, zahmetlerle geçmişse sevap ve rahmet bırakıp öyle gittiğini düşünürse, o halde ümitsizliğe düşmek şöyle dursun, insanın ümidine ümit katar.

Gelecek günler nasılsa henüz gelmemişler. Yarın kimin başına ne geleceğini, ne halde olacağını kimse kesin bilemez. Bu nedenle yarını şimdiden düşünüp içindeki hastalıkların acısını bugün çekmek pek akıl kârı değildir. Yarın aç olacağım diye bugün karın doyurmanın hiçbir faydası olmayacağı gibi bilakis hazımsız- lığa neden olur, daha fazla acı çektirir yarın veya gelecekte başına gelebilecek hastalık ve musibet leri bugünden düşünüp sabırsızlık göstermenin zarardan başka bir getirisi olmayacaktır. Bu da dövülmeden ağlamak gibi bir şeydir.

Aslında yarın henüz gelmediği için, bizim için yoktur. Dolayısıyla yoktan elem ve sıkıntı da yoktur. “Ama yarın mutlaka gelecek, yok diyemeyiz ki” derseniz, o halde onu yarın düşünürüz. Biz bugüne, içerisinde olduğumuz âna odaklanırsak sabır gücümüzü hakkıyla kullanmış oluruz.

Bu konuya Risale-i Nur Külliyatı'ndan Sözler adlı kitabın Yirmi Birinci Söz'ünde çok güzel bir şekilde değiniliyor ve sabır kuvvetini bazı yanlış taktiklerle nasıl da heder ettiğimizi gözler önüne seriyor. Orada bir kumandanın kolaylık- la galip gelebileceği bir düşmanla karşılaş- tığında bir takım yanlış taktikler neticesinde, savaşı nasıl kaybettiği örneği veriliyor. Bu örnek konumuz için oldukça aydınlatıcıdır, şöyle ki:

Düşmanın sol kanadı onun sağ kanadına katılmış ve ona artı kuvvet olmuş; sağ kanatta ise henüz düşman kuvvetleri gözükmüyor. Yani sadece ve sadece merkeze hücum eden düşman var. Buna rağmen bu acemi kumandan, tutar birliklerinin bir kısmını sağa diğer bir kısmını ise sola gönderir ve ateş et emri verir. Birlikleri sağa sola göndererek merkezi iyiden iyiye zayıflaştırır. İşi anlayan düşman birlikleri harekete geçer, merkezi yerle bir eder ve daha az bir kuvvetle galip gelmeyi başarır.

Sabırsızlık gösteren bir insanın hali de bu örnekteki acemi kumandanın haline benzer. Sol taraf geçmiş zaman, sağ taraf gelecek zaman ve merkez ise içinde bulunduğumuz ândır. Geçmiş zaman, içerisinde yaşanan sıkıntıları sevaba dönüştürerek gitmiştir. Yani bizim tarafımıza geçmiş, bize taze kuvvet olmuştur. Sabrımızı tüketen değil, arttıran bir unsura dönüşmüştür. Gelecek günler ise daha gelmemiş, o günlerde yaşanan sıkıntıları şimdiden düşünüp üzülmek; ilerde yaşanacak olan açlık veya susuzluk için şimdiden ağlayıp sızlamaya benzer ki, bunun zarardan başka hiçbir getirisi yoktur.



Demek oluyor ki Allah'ın insana verdiği sabır kuvveti eğer yanlış bir tarzda kullanılmaz- sa her sıkıntıya karşı yeterli gelebilir.



Eğer musibet dayanılamaz ölçüde ağır gelirse Allah'ın Sabûr ismine dayanmalı, Yâ Sabûr diyerek ondan sabır istenilmelidir. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) başına gelen musibetleri düşünerek teselli bulmalıdır. Çünkü Efendimiz (a.s.m.), “Müslümanlar, başlarına musibetler geldiğinde, bana gelen musibetleri düşünüp teselli bulsunlar” (Muvatta, Cenâiz 41) buyurmuştur. Gerçekten de onun (a.s.m.) hayatını düşündüğümüz zaman, bizim başımı- za gelenlerin çok basit olduğunu görürüz.



Ve asla unutmamak gerekir ki Allah'ın rahmetine itimat eden insanlar için bütün dertlerin sonu hayırdır, sevaptır; zaferle sonuçlanmış savaş ve başarıyla verilmiş imtihandır.



“Sıkıntıda, hastalıkta ve muharebenin kızıştığı zamanlarda sabır ve metanet gösterenler, onlar sadık olanlardır. Ve onlar takvaya erenlerin de ta kendileridir.” (Bakara Suresi, 2:177)



alıntı

5 yorum:

ELIANA-Coisas Boas da Vida dedi ki...

BOM DIA FUAT
A PACIÊNCIA É MAIOR DAS VIRTUDES!!!

Nur dedi ki...

teşekkürler bu güzel ve değerli bilgiler için.

Hatsumomo dedi ki...

ASR 2
İNSAN GERCEKTEN HÜSRAN İÇİNDEDİR.
ASR3
İNANIP HAYRA YÖNELİK İŞLER YAPAN BİRBİRLERİNE SABRI VE
HAKKI ÖNERENLER MÜSTESNADIR.

nurgülün dünyası dedi ki...

Selamün Aleyküm Fuat bey güzel ve önemli konuya değinmişiniz. "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir.Peygamber Efendimizde "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır" buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.sabreden kullardn olmak dileğiyle Allaha emanet olun
Selam ve Dua ile

gelibolu17 dedi ki...

Hayırlı cumalarınız olsun.selamlar