Ben erdemden başka zenginlik tanımıyorum. ( İbn-i Sina )

8 Temmuz 2010 Perşembe

Endonezya Nasıl Müslüman Oldu?


Endonezya Nasıl Müslüman Oldu?

Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu:


– Hangi kumaştan sattın?


-Şu kumaştan efendim.


-Metresini kaça verdin?


-On akçeye.

-Nasıl olur?” diye hayret etti,

-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?

Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkân sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.

-Ne demekti hakkını helâl et?

Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu:

-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?

-Ben, dedi tüccar, bir Müslüman’ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.

Kral,

-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? Gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm’ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.

250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya’nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: “Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir.” Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.

Kaynak: Mehmet Paksu, İman Hayata Geçince

12 yorum:

Unknown dedi ki...

Dertlerimiz kum tanesi kadar küçük, sevinçlerimiz Nisan yağmuru kadar bol olsun. Bu mübarek geceniz sevapla dolsun. Kandiliniz mübarek olsun.

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Paylasiminiz icin tekrar tesekkürler,ben bunu hic bilmiyordum ama hep merak ederdim,nasil müslüman oldular diye...Allah sizden razi olsun,hayirli günler dilerim.

Unknown dedi ki...

Güzel paylaşımınız için teşekkürler.Hayırlı kandiller.

iffetin günlüğü dedi ki...

Çok etkilendim..Teşekkürler..Hayırlı kandiller..

KİZHATCE dedi ki...

kandiliniz mubarek olsun,rabbim ibadetlerimizi ve dualarımızı kabul eylesin,paylaşımınızdan dolayı allah sizden razı olsun...

İlhami Uyar dedi ki...

Güzel bir öykü,paylaşım için çok teşekkürler.Mirac kandilinizi en içten dileklerimle kutlar,sevdiklerinizle birlikte daha nice kandiller geçirmenizi dilerim.Saygılarımla.

Fatma dedi ki...

harika bir yazi emeginize ve gonlunuze saglik

inceterazi dedi ki...

Ben de Endonez arkadaşalarımdan duymuştum, Müslüman tüccarlar sayesinde müslüman olduklarını ama bu olayı bilmiyordum. Ne mutlu o Tüccarlara...
Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun...

Damak Tadı dedi ki...

Ne kadar entersanmış doğrusu,beş akçelik kumaştan olduğunu hiç bilmiyordum.Gönlünüze sağlık..Sizinde kandiliniz mübarek olsun..

Malar Gandhi dedi ki...

I simply adored all the flower pictures in your blog, amazing clicks.

Atike Momini Ziya dedi ki...

ziyaretiniz,yorumlarınız ve de güzel paylaşımınız için teşekkür ederim. Rabb im inandığı gibi yaşayanlardan eylesin ia...
ddua ile...

mandalincikmazi dedi ki...

Çok güzel bir yazı keyifle okudum işte müslümanlık bu kadar kolay hak yemiyeceksin yapılması gerekenler o kadar kolay ki ama bazenmaalesef yapıyorlar ........