Ben erdemden başka zenginlik tanımıyorum. ( İbn-i Sina )

19 Mayıs 2010 Çarşamba

ÖNCE SAĞLIK


ÖNCE SAĞLIK
Yıllardır çok iyi bildiğinizi sandığınız şeyler vardır. Bir kulağınızdan girer diğer kulağınızdan çıkar sanki. Beyin hücreleriniz sünger gibi çeker ama değersizce sıkıp dışarı atar. Ne zaman başınıza geldiğinde, “Aaaa !” deriz, demek ki bunun için söylenmiştir bu sözler deriz.


Bu yaşınıza gelmişsinizdir, yeni tanışırsınız bazen herkesin ömürleri boyunca ellerinde tuttukları, doya doya yaşadıkları duygularla…
Boşuna yaşanmışlık olayı, fevkaledenin fevkinde bir kıvranış ve müddetsizce verilen molalar. Hayatımıza molalar mı hakim oluyor, ertelemeler mi? Yaşamaya mola veriyoruz sanki, erteliyoruz her şeyi, yaşamak, duygu denizinde boğulmak istememişiz midir acaba? Ama ne zaman yaşamaya zaman bulacağız ki? Girdap, sıkışıklık, baskı, stres, depresyon ve anti-polyannacı hisler… Ne zaman kurtulacağız bunlardan? Yaşamaya başlayınca elbette.


Sonunda siz de düştünüz sağlıksızlık çukuruna. Sağlıksız daha zor değil mi koşuşturmak? Neden zamanında dikkat etmediniz sağlığınıza? Başınıza gelince mi anladınız, sağlıksız olunca mı kişisel sözlüğünüze yazdınız “ÖNCE SAĞLIK” diye? Her şeyin telafisi varmış, ama sağlığın telafisi yokmuş değil mi? Ne kadar pişmansınız şimdi? Ne kadar zor durumdasınız? Ağlamak istiyorum, ağlamak istiyorum mu diyorsunuz? Artık ağlamanın da sızlamanın da bir çaresi yok değil mi? Giden gitmiş bir kere. Hadi hep beraber ağlayalım. Vah bize vah vah. Yazık ettik geçen günlere, yazık ettik kendimize.

Şükür, kendine saygı, düşünmek ve kendini sevmek. İşte düğümleri çözmek için kullanacağımız makaslar bunlar. Bir dakika olsun bir kenarda oturup düşünmek. Anaforun içinde kendinize yukarıdan bakabilmek. “Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına…” şarkısını söyleye söyleye parmaklarımızı kıpırdatabilmek, uçlarına bağlı kendi vücudumuzu biraz olsun istediğimiz noktaya çekebilmek ne güzel olur!



Hadi bir bardak çay ısmarlayın şimdi kendinize. Bir bardak çay. Dikkatlice karıştırın, yavaş yavaş yudumlayın çayınızı. Her yudumda büyük bir oh çekin, şükredin, sevinin, mutlu olun. Ne güzelmiş değil mi? Vay be senelerdir heba etmişsiniz içtiğiniz çayları, robot gibi çay içmişsiniz. Robot gibi yaşamışsınız. Bir bardak çayın tadına varamayan bizler hayatın tadına varabilir miydik ki? Artık son verdik değil mi? Son verdik tatsız, bilinçsiz, uyduruk sevinçlere. Anlaya anlaya tadına varacağız her şeyin, her nefeste geri kazanacağız sağlığımızı. Sağlık, gençlik, canlılık, delikanlılık, enerji… ahhhhh nerde o eski günler demeyin sakın. Hadi canlanın artık. Bir ki üç dört, bir ki üç dört… Daha yaşınız kaç ki? Önünüzde uzun yıllar var. Sağlıklı sıhhatli yaşayacağınız çook uzun yıllar. Önce sağlık, sonra sağlık…

Ahmet Gencal, İstanbul

Hiç yorum yok: