Ben erdemden başka zenginlik tanımıyorum. ( İbn-i Sina )

18 Mayıs 2010 Salı

DOSTLUK


DOSTLUK
Bir kişiye babası, annesi dost olabilir; ama baba da anne de dost değildir. Bir kişiye abla, ağabey, kardeş, sevgili dost olabilir; ama bunlar dost değildir. Aynı şekilde bir kişiye arkadaşı, komşuları, akrabaları dost olabilir; ama bunlar da dost değildir.
Dost olabilecek bir kişide baba fedakârlığı, anne şefkati, abla sırdaşlığı, ağabey koruyuculuğu, kardeş saygısı, sevgili sadakadı, arkadaş vefalılığı ve benzeri özellikler olmalı. Bunların yanında milli ve manevi değerlere saygı da olmalı.
Dost olabilecek birden çok kişinin karşılıklı istekleri ve dostluk niyeti ile uygun bir ortamda ilişki kurmalarına dostluk denir.


Dost olabilecek vasıfları taşımayanların dost olma çabaları boşunadır.
Dostluk niyeti olmazsa dostluk istismar edilmiş olur. Başka bir niyet taşıyıp da dost gibi görülenler düşmanlardan daha tehlikeli olabilirler.
Karşılıklı dost olma isteği olmazsa da dostluk kurulamaz.
Eğitim, kültür, bilim, sanat, ekonomik durum, sosyal durum ve benzeri alanların bir bileşkesi olan durumu genel olarak ortam diye adlandırdık. Ortam daima dostluklara vesile olabilecek durumda olmalı. Her düzende hatta kapitalist düzende bile dostluklara vesile olabilecek ortam oluşturulabilir. Yeter ki bu konuyla ilgili uzmanlar ilgilensin.
Her dost aynı zamanda bir arkadaştır; ama her arkadaş dost değildir. Yani dostluğun kapsamı daha geniştir.
Dost daima dostunun yanındadır. Yani bir dost dostluk niyeti ve karşılıklı istekle ilişkide bulunduğu kişinin yanındadır. Öte yandan herkesin yanında olmak da vardır. Bir kişi arkadaşı da, dostu da olmasa hatta tanıdığı da olmasa bile birilerinin imdadına koşuyorsa insaniyetlik yapıyor demektir. İnsaniyetçilik dostluğu da içine alan bir kavramdır.
İnsaniyetçilik de dostluk da büsbütün yozlaşmış, yok olmuş değil. İstisna da olsa bu kavramları hatırlatanlar hâlâ vardır.
İnsaniyetçilik, dostluk bir tarafa arkadaşlık da hatta aile bağları da kopmak üzeredir.
“İnceldiği yerden kopsun.” demek durumunda değiliz. Allah göstermesin aile bağları zayıflarsa, arkadaşlık, dostluk, insaniyetçilik istenildiği ölçüde olmazsa sadece bireyler değil toplum da huzursuz olur. Huzursuz toplumlar ergeç yıkılır.
Durumu tespit etmek çareler üretebilmek, etkin ve yararlı uygulamalar için ilk adımdır. Allaha meleklerin kanatlarında uçarak değil, kendi adımlarımızla, faydalı amellerimizle merdiven basamaklarından adım adım çıkarak ulaşabiliriz. Anne, baba, abla, ağabey, kardeş, eş, akraba, komşular, arkadaşlar, dostlar, tüm insanlar ve tüm yaratıkların her birinin birer basamak olduğu unutulmamalı.
Toplumların dirlik ve düzenliği bireylerin mutluluğu ile doğru orantılıdır. Bireyler, her iki dünyadaki mutlu olmak istiyorlarsa sırat köprüsünden önce dostluk merdivenleri kurmalı ve sağlam adımlarla bu merdivenden geçmeli.

Hiç yorum yok: