Ben erdemden başka zenginlik tanımıyorum. ( İbn-i Sina )

24 Haziran 2010 Perşembe

AYÇİÇEĞİ VE SARMAŞIK


AYÇİÇEĞİ VE SARMAŞIK
Küçük sarmaşık gözlerini açtığında ilk onu gördü. Ayçiçeğini. Mağrur, başı semalara değen, güzeller güzeli bir ayçiçeği. İlk görüşte âşık oldu ona. Yan yana büyüdüler günlerce. Sarmaşık aşkından her gün daha fazla dolandı ayçiçeğinin beline.

 Ayçiçeği ise gözlerini güneşten hiç ayırmadı. Sabah güneş doğarken kaldırırdı başını taa batıncaya kadarda bakmazdı zavallı sarmaşığın yüzüne. Akşamları severdi sarmaşık. Güneşin batıp da baş başa kaldıkları o muazzam ama kısa saatleri. Ne yazık ki yine güneş doğar yine tüm zarafetiyle kaldırırdı başını güneşe doğru. Sarmaşık daha sıkı sarıldıkça ayçiçeği daha bir kaldırırdı başını sanki sarmaşığa inat. Günler böyle geçti gitti. Sarmaşık dolandıkça dolandı, ayçiçeği güneşten gözünü hiç ayırmadı. Sarmaşık kıskançlığından olacak dolandıkça sıktıkça acı bir zevk aldı yaptığından. Bir sabah yine gözlerini güneşten sonra açtı sarmaşık. Bir tuhaflık vardı. Ayçiçeğinin o muhteşem yaprakları onu güneşten korumuyor, güneşin kavurucu sıcağı ta içine işliyordu. Ayçiçeği nazik bedeniyle kollarının arasında yatıyordu… Sarmaşık onun kalbini kazanayım derken bedenini çok sıktığını ve bu yüzden ayçiçeğinin öldüğünü anlamıştı.

2 yorum:

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Ne kadar manidar ne kadar güzel bir hikaye.Kıskançlığın sevgiyi toparlayıcı değil aksine yıpratıcı,yokedici özellik olduğunu bilen insanoğlu neden boyun eğerler bu duyguya anlamam ben.

Adsız dedi ki...

Guzel bir hikaye.