tag:blogger.com,1999:blog-20495873345595941842024-03-14T03:07:23.138+03:00Fuat'ın YeriFuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.comBlogger136125tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-63911036828235868852011-05-01T10:31:00.000+03:002011-05-01T10:31:46.120+03:00GÜZEL YURDUMDAN KARELER<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://sabahattin-gencal.blogspot.com/2011/05/fuat-gencal-ozel-say.html"><img border="0" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXu0jx3Z1lAiLxTcglkv5No6zTlPDg9f0S8rmYQ0-dvVqVYs6l3FT_5Hx8ZCgWRZmPCD5-d6jePrWM-20qtzi4xdR7IlVLQ-UXKXDwCLy9Fq3GcQkOxzsujgD_m85FRGIepEmh8ysSbNw5/s400/14.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><b style="color: red;"><span style="font-size: large;"><a href="http://sabahattin-gencal.blogspot.com/2011/05/fuat-gencal-ozel-say.html">GÜZEL YURDUMDAN KARELER</a></span></b></div>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-15708732286103469312011-04-25T01:41:00.000+03:002011-04-25T01:41:18.180+03:00ÖYKÜ TADINDA HAYATLAR<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><img border="0" height="273" src="http://1.bp.blogspot.com/-J8KPLVZrluA/TbSheWa62GI/AAAAAAAADLk/uInxcXsrJlc/s400/Water+color+Birds.jpg" width="400" /></div><div style="color: red; text-align: center;"><span style="font-size: large;"> <a href="http://sabahattin-gencal.blogspot.com/"><b>KADER</b></a></span></div><span style="font-size: medium;"> Merhabalar, Gerçek bir hayat hikayesini siz değerli okurlarım için kaleme aldım. yazdığım öyküde geçen olaylar tamamen gerçektir. Ben dinlerken çok hüzünlendim. Ben çok beğendim.Ara arada ağladım. Umarım sizlerde beğenirsiniz. Bu öyküm <a href="http://sabahattin-gencal.blogspot.com/">Damla</a> özel sayısında yayınlanacaktır. Kaderi okuyacak olan değerli okurlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.</span><br />
<span style="font-size: medium;"><br />
Sevgi ve saygılarımla.</span>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-24386963350909462972011-02-18T01:07:00.000+02:002011-02-18T01:07:55.078+02:00MÜJDEEE<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifQeNMNMIuakpU8Ip6KnDYFqs59eA7vXQ7Z08WK4W83xvllkSxFOgrSUwGUnzQPpFjkxyYiQXGICIdlixo7KIzFZBUjY7NptP5yeYpQ6XJZmYAJnCR8ZQnLLeEkfAc60nrRAcd1gq0BGcT/s1600/130-bebek-resim-bebek-resimleri.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifQeNMNMIuakpU8Ip6KnDYFqs59eA7vXQ7Z08WK4W83xvllkSxFOgrSUwGUnzQPpFjkxyYiQXGICIdlixo7KIzFZBUjY7NptP5yeYpQ6XJZmYAJnCR8ZQnLLeEkfAc60nrRAcd1gq0BGcT/s400/130-bebek-resim-bebek-resimleri.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><a href="http://sabahattin-gencal.blogspot.com/search?updated-max=2011-02-14T00%3A43%3A00%2B02%3A00&max-results=1"><b style="color: red;"><span style="font-size: large;">TIIKKKK</span></b></a></div>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-66133335189642198812010-12-25T10:44:00.000+02:002010-12-25T10:44:30.451+02:00İMKANSIZI DENEMEK LAZIM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div align="center"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJyFUvRMV6PWxYYiJ3gB1rPiG6DHTaJtGeMXJ2q0paatINMBt2VBGH5Jqa9M4sXQhW1eO7IxgnCyxJFlEbgyZU5Q2yF6coOrbk3e-GF9PkSzEM9ADbuPAip6hCsxXmBkW2H4Pl3iFqAQiz/s1600/ku%25C5%259F.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJyFUvRMV6PWxYYiJ3gB1rPiG6DHTaJtGeMXJ2q0paatINMBt2VBGH5Jqa9M4sXQhW1eO7IxgnCyxJFlEbgyZU5Q2yF6coOrbk3e-GF9PkSzEM9ADbuPAip6hCsxXmBkW2H4Pl3iFqAQiz/s400/ku%25C5%259F.jpg" width="400" /></a></div><span style="font-size: large;">Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama, yarım saat erkene kurulsun saatin.</span></div><span style="font-size: large;"></span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Ke...di gibi gerin, ohh n...e güzel yine uyandım diye sevin. Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin. Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin. Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart, çek kızarmış ekmek kokusunu içine.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Bak güzelim kahvaltının keyfine. Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, ohhh şöyle bir hafifle. Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için “alo” de, hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al. Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor. Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun. Saklama tabakları, bardakları misafire, sizden ala misafir mi var bu dünyada. Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, şöyle keyif’e keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının. Gece evinde, dostların olsun sohbetin yemeğin, kahkahan olsun.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!</span><br />
<span style="font-size: large;">Can Yücel</span>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-63282768987030923142010-12-25T00:27:00.000+02:002010-12-25T00:27:33.144+02:00KARDEŞİME<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAlQbPa1_hiXcjcw4LqF6Xxzf7qXaKYOMl1w8R2XglFEOzUnQNXvtD0l8X1JBM3h6uIWdTemlT4xdWh9LYKFTSErfe14i1tojkloo6xVCht5FcxKB5nEWRpuAqr7ZmWTYM4rYzkafMWqYQ/s1600/karde%25C5%259F.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAlQbPa1_hiXcjcw4LqF6Xxzf7qXaKYOMl1w8R2XglFEOzUnQNXvtD0l8X1JBM3h6uIWdTemlT4xdWh9LYKFTSErfe14i1tojkloo6xVCht5FcxKB5nEWRpuAqr7ZmWTYM4rYzkafMWqYQ/s640/karde%25C5%259F.jpg" width="419" /></a></div><div align="center"></div><span style="color: red; font-size: x-large;"><strong>Kardeşime....</strong></span><br />
<br />
<br />
<span style="color: orange; font-size: large;"><strong>Kardeş demek hayat demektir... Kimi zaman aldığın nefeste diyebilmek... kimi zaman üzüldüğün anda karşında bulabilmek... Hiçbir zaman sevgili kardeş gibi olamaz... kardeşin aşkı sevgiliden çoktur... Sevgili terk eder, kardeş yanında baki kalır... Sevgili emreder, kardeş teselli eder... Kardeş sevgiliden çok sever... Bilir misin bizde kardeşlik nedir... Nefesin kesilirse, al benim canımı kullan ... senindir... .Yolun sonu uçurumsa eğer... geri dön... İlk adım benimdir...</strong></span>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-327959609538663902010-12-16T19:06:00.000+02:002010-12-16T19:06:21.452+02:00FARZET Kİ ÖMRÜN BİR GÜN<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgujigF7b2gX7tHGhvSVLJAYc-qEZcJOFxcxnYpciFH5shtZPYMgDlUz_26FAWkeSMiIX4NQzdvkyEkw1vy2rTWqB3eXo3HCoQZlHaIZ5QIqeNyWcfc2eWFaW8RF3MuJt7m6Yi8GqkC5u_8/s1600/ww_yeniresim_com___bcek_resimleri___uur_bcei_2__1248435894.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgujigF7b2gX7tHGhvSVLJAYc-qEZcJOFxcxnYpciFH5shtZPYMgDlUz_26FAWkeSMiIX4NQzdvkyEkw1vy2rTWqB3eXo3HCoQZlHaIZ5QIqeNyWcfc2eWFaW8RF3MuJt7m6Yi8GqkC5u_8/s400/ww_yeniresim_com___bcek_resimleri___uur_bcei_2__1248435894.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><strong><span style="color: orange;">Sabaha çıktıktan sonra artık geçen geceye bakma. Çünkü şerri ve hayrı ile giden dünü değil bugünü yaşayacaksın. Farzet ki ömrün sadece birgün, o da bugün… Bugün doğdun ve bugün Rabbine kavuşacaksın. Geçmişin kederi, geleceğin kaygısı ile ayağının sürçmesine müsaade etme. Bütün dikkatini, ihtimamını, çalışmanı, bugüne teksif et. Ömrünün bu son gününün namazlarını mutlak surette huşu içinde eda et! Kur’an’ı Kerim-i tedebbür ederek oku. Tesbihatını huzurda yapıyormuşçasına yap. Ahlakına, muamelatına dikkat et. İnsanlara faydalı olacak işler konusunda son derece azimli ve gayretli olarak gününü geçir. Bu son gününün saatlerini iyi kullan. Dakikalarını senelere, saniyelerini aylara dönüştür. Yüce Mevlayı çokça zikret. Bugün tarlana hep hayır ek. Günahlarından tövbe et. Kinden, hasetten uzak ol. Rızkına razı ol. Eşini, çocuklarını mutlu et. Kendin Ol – İmmea Olma </span></strong></div><a name='more'></a><br />
<br />
<br />
Hiçbir zaman başkası olmaya gayret etme. Çünkü bu gerçekten sonsuz bir sıkıntı sebebidir. Adem aleyhisselamdan bugüne insanoğlundan biri diğeriyle aynı surette yaratılmamıştır. Sen özelsin. Geçmişte hiç kimse senin suretinde yaratılmadı. Bundan sonra da yaratılmayacak. Sen Ahmet’ten Mahmut’tan farklısın. Bu yüzden kendini başkasında diriltmeye kalkışma. Hayata ‘sen’ olarak atıl. <br />
<br />
<br />
<br />
Yaratıldığın gibi yaşa. Sesini, yürüyüşünü değiştirme. Senin özel bir tadın, rengin var. Seni bu tadınla, renginle tanıdık ve böyle görmek istiyoruz. Çünkü sen böyle yaratıldın. <br />
<br />
<br />
<br />
İbn Mes’ud (r.a.) bir gün arkadaşlarına: <br />
<br />
<br />
<br />
“Sakın herhangi biriniz “immea” olmasın!” dedi. Onların <br />
<br />
<br />
<br />
“Ey Eba Abdirrahman! İmmea da nedir?” diye sormaları üzerine de şunları söyledi: <br />
<br />
<br />
<br />
“İmmea “Ben halka bağlıyım. Onlar doğru yolda olurlarsa ben de doğru yolda olur; onlar dalalette (sapıklıkta) olursa ben de dalalette olurum” diyen kişidir. Allah’a yemin ederim ki halk tamamen kâfir olsa dahi siz kendinizi kâfir olmamak için zorlamak mecburiyetindesiniz.” <br />
<br />
<br />
<br />
İnsanoğlu tabiatı itibariyle meyve ağaçları gibidir. Kimisi uzun kimisi kısa. Kimisi tatlı kimi ekşi. Muz gibiysen başka mevye olmaya gayret etme. Çünkü güzelliğin, değerin muz olmandadır. Renklerimizin, dillerimizin, güçlerimizin velhasıl tüm özelliklerimizin farklı oluşu Bari Teala’nın ayetlerinden bir ayettir. <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür. <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez. <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder. <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
Eğer günah işlediysen tövbe et, istiğfarda bulun, yanlış yaptıysan düzelt, O’nun rahmeti sonsuz, kapısı hep açıktır. <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
Kaybettiğin şey için üzülme çünkü daha pek çok nimetlere sahipsin. Allah’n sana bahşettiği diğer nimetleri düşün ve şükret. Allah Teala, “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız buna güç yetiremezsiniz” buyurmuyor mu? <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
Ehli batılın sözlerinden dolayı üzülme, onların tenkitlerine sabrettiğin sürece mükafatlandırılacağını unutma. <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
İnsanlara ihsanda bulunduğun sürece üzülme. Çünkü mutluluğun yolu insanlara ihsanda bulunmaktan geçer. <br />
<br />
<br />
<br />
La-Tahzen / Üzülme <br />
<br />
<br />
<br />
Çünkü iyiliğin mükafatı on mislinden yedi yüz misline, kötülüğün karşılığı ise sadece mislinceFuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-68191171322623891492010-12-12T15:51:00.000+02:002010-12-12T15:51:31.438+02:00AZRAİL'İN GÜZELLİĞİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijPQP82ZKhmC1XpYoAEVmLa4CSn_qyWa3YJ4k8-7hENHvDN6gRsShFDTAjVtqL0vyB-t4iDeCcF6k_BwV85BDsCRDcH47plIfHOYjFXLV5DSLkYBjCzPSspmf6Php8ydTSNReAEV-jTF8X/s1600/krizantem2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="365" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijPQP82ZKhmC1XpYoAEVmLa4CSn_qyWa3YJ4k8-7hENHvDN6gRsShFDTAjVtqL0vyB-t4iDeCcF6k_BwV85BDsCRDcH47plIfHOYjFXLV5DSLkYBjCzPSspmf6Php8ydTSNReAEV-jTF8X/s400/krizantem2.jpg" width="400" /></a></div><div align="center"><span style="font-size: large;"><span style="color: red; font-size: x-large;"><strong>Azrail in Güzelliği..</strong></span> </span></div><span style="font-size: large;">Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu has...tam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap"ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir"e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Doktor bey" dedi. "Ben size...dargınım." "Niçin?" diye sordum.</span><br />
<span style="font-size: large;"> </span><span style="font-size: large;">-"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. Onu üzmemeye çalışarak:</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">--"Doktora ulaşmak kolaydır" dedim. "Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Doktor bey" dedi. "Ben ölürken ne söylemeliyim?"</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Senin durumun çok özel" dedim. "Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince "Muhammed"" (s.a.v) sana yeter."</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap"a sürekli morfin yapıyor ve O"nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap"ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Ertesi gün Ona:</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin."</span><br />
<span style="font-size: large;"> </span><span style="font-size: large;">Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Kızım" dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">Salı günü Serap"ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:</span><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">-Doktor beye söyleyin, dedi. Azrail, Onun söylediğinden de güzelmiş!...</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;">[-Onk. Dr. Haluk Nurbaki den gerçek bir hatıra-]</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-86875317877131029702010-12-11T14:52:00.000+02:002010-12-11T14:52:26.559+02:00SEVGİYİ YAŞAMAK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxayDxqQWm2M-2U0V6sXKBhU5n1A3QYwaAQPklLxYXdLfOsRN_gWkJmT4aPr942H_-T3LxjHMtflXLfgX4uOGnOM-eYcx5CUw_bh8aIHc0UXqMeOYxCtMNU5N5Gaygux7wwPxrSJUFXWaD/s1600/IMG_6176.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxayDxqQWm2M-2U0V6sXKBhU5n1A3QYwaAQPklLxYXdLfOsRN_gWkJmT4aPr942H_-T3LxjHMtflXLfgX4uOGnOM-eYcx5CUw_bh8aIHc0UXqMeOYxCtMNU5N5Gaygux7wwPxrSJUFXWaD/s400/IMG_6176.JPG" width="400" /></a></div><div align="center">CANIM ANNEMLE DOĞUM GÜNÜMDE </div><div align="center">(2010-ÇAVUŞBAŞI)</div>''Sevilmeli insan, hem de kusurlarıyla sevilmeli. Zaten onu güzelleştiren biraz da kusurları değil mi!. Neye yarardı herkesin tam ve mükemmel olduğu dünya. Sıkıntısı çekilir miydi onun hiç. Kötülüklerin bilinmediği yerde iyilikler nasıl bilinir ki? Kusur olmayan, çirkinlik bulunmayan ortamda mükemmelin, güzelin ne kıymeti olur!. Zıtların bayram yeri değil mi burası? Ve zıtların çocuğu değil mi insan? Güzelse insan, sevimliyse, bu haliyle, bu yapısıyla güzel ve sevimli. Öyleyse insan, insan olarak sevilmeli. Hiç hayale kapılmadan, ütopik olmadan, ona olmayan şeyler yakıştırılmadan. Bu şarkı kendi güftesiyle bestelenmeli, kelime katılmamalı güfteye. Çirkinleşir sonra, sevimsizleşir, kulak tırmalar ilâve kelimeler. Şiir ahengini kaybeder. Dümdüz bir ova, hatta bir çöl düşünün, dağları, bayırları olmayan; işte oraya döner insan şiir ahengini kaybedince. Çekilmez olur, sıkıntılı olur. Deniz dalgalarıyla sevilir. Ovalar tepelerle bütünleşir, seyredilmeye doyum olmaz hafif hafif dalgalanan denizi, tepelerle içice, koyun koyuna düzlükleri.. Dalga dalgadır insan duygularıyla. Düzlükleri, çukurları ve tümsekleri vardır onun his âleminde. Sıçrama taşı gibi durmaktadır zaafları önünde. Bu zaaflarla mükemmeli yakalayacaktır insan. Günah işleyecek, tevbe kapısına koşacaktır. Sevilecektir Rabb'i tarafından. Dönüşüyle Rabb'ini hoşnut edecektir. Çölde bineğini yitirmiş insan ümitsiz bakışları arasında bineğini başucunda bulması sevinciyle anlatılır hadîslerde, günahkâr kulun İlâhî dergaha dönüşü. Mukaddes sevinç verir Rabb'e kulun geri gelişi, günahla kaybolmuşken biraz önce. Hiç günah işlenmeseydi,hiç hatamız olmasaydı? Onun affediciliği nasıl tecelli edecekti böyle bir dünyada? Engin rahmeti nasıl gözler önüne serilecekti günahsız dünyada? Eğer, deniliyor hadîste, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi götürür, yerinize günah işleyip tevbe eden insanları getirirdi.. Allah (cc) bizi bu halimizle seviyor demekki.. Günahkâr halimizle. Ama günaha rızası ve izni yoktur O'nun. Çünkü "gayûr" dur Allah. Günahların yasaklanmasında dahi bir sevgi saklıdır insana. Rabb'in insana sevgisi saklıdır.'' (Şemseddin Nuri)<br />
<br />
''Bizim sevgi anlayışımız hayatta tatbik görür daima. Ütopik değildir, göstermelik değildir bu sevgi. Ve çapı bu sevginin bütün varlığı içine alacak kadar geniştir. Bütün varlık sevgi içine girdiğinde dünyamız bir başka güzelleşecektir..''<br />
<br />
Dilde değil,özde ve yürekte sevgiyi yaşamak,yaşatmak umudu ile..<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="http://cafepepela.blogspot.com/">CAFE PEPELA</a>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-14518253227653598102010-12-06T13:23:00.000+02:002010-12-06T13:23:05.615+02:00SEN BENİ KAYBETTİN<div style="text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFvOXi6IoGqA930jbyX7jxMziNSmVm8cBO8_QPEH3bnvmhCIdXHO5xBILidejjrCn9rlj_d8TGakMrq3IT8wPO2_qEKad03qUrVmvsamzN5RfU3xHix9bU5EcWE5Eaodp6xMaZ867yzfww/s1600/IMG_6275.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" ox="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFvOXi6IoGqA930jbyX7jxMziNSmVm8cBO8_QPEH3bnvmhCIdXHO5xBILidejjrCn9rlj_d8TGakMrq3IT8wPO2_qEKad03qUrVmvsamzN5RfU3xHix9bU5EcWE5Eaodp6xMaZ867yzfww/s400/IMG_6275.JPG" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>SEN BENİ KAYBETTİN</strong></span></div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><strong>Ey Yarrr...</strong></div><div style="text-align: center;"><strong></strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Unuttuğumu sanarak bir kez daha yanılmışım.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Bugün seni sevdigim için, bir kez daha pişmanlık içinde kıvranıyor yüreğim.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Seni nasılda görmek istediğim gibi görmüşüm ve nasılda taşıdığın değerlerden farklı değerler </strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>yüklemişim sana.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Sen doğruluğunla, dürüstlüğünlemi biliniyordun?</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Benimle bir oyuncak gibi oynadığını, ömrümün baharında bana hazanı tattırdığını, </strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>toz pembe bir dünyayı kararttığını bilmediler değil mi ?</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Bir oyun oynadın benimle, sonunda ben mağlup sen galip geldin.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Gurur duydun bana yaşattığın mağlubiyetle. Zaferlerine zafer katmıştın değil mi?</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Beni yenmek seni dünya hayatında daha güçlü kıldı, dünyayı kazandın değil mi?</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Oysa ben nedensiz gidişinde bile, seni suçlayamamıştım, bak nasılda yanılmışım.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Ey Yarrr...</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Bu satırları okuduğunda beni bir kez daha mağlup ettin sandın değil mi?</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Yoook bu seferde sen yanıldın, sen aldandın.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Sen kazandığını, güçlendiğini sanırken aslında mağlubiyetini imzaladın.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Neyi kaybettiğinin bile farkında olamıyorsun degil mi?</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Sen beni kaybettin, beni. Beni kaybederken, seni seveni kaybettin.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Sevmek kolayy, sevilmek zordur bilmedin.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Seni benim kadar kimse sevmiyeceğini kendin söyledin, unutuverdin.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Sana sahip olmadığın değerleri yükleyerek, seni ben yücelttim.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Şimdi beni kaybettin ve sen değerini yitirdin.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Bu bir aldanış değil, bin aldanışın olacak bilmelisin.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Şimdilik yüceldiğini sanarak günden güne bana yaptığının vebali ile tükeneceksin.</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Çünkü</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>Sen</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>BENİ</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>kaybettin</strong></div><div style="text-align: center;"><strong><br />
</strong></div><div style="text-align: center;"><strong>...</strong></div><div style="text-align: center;"><br />
</div><a href="http://www.ezberim.com/siirler-ve-guzel-sozler/157336-sen-beni-kaybettin/">alıntı</a>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-56952192819666035312010-11-23T17:39:00.000+02:002010-11-23T17:39:27.141+02:00SEVGİLİ ÖĞRETMENİME / FUAT GENCAL<div class="post-outer"><div class="post-header"><div class="post-header-line-1"></div></div><div class="post-body entry-content"><div class="separator" style="clear: both; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgu3fvhYOC6Q76BpknfI-MxHupAyxLC653x90IRlzM7TapJskkoYUo1lcHoL5Lp_-Fxtl8jnutvIT11wiqHlv6cyWAXbi3Yg8EHpdmSCe4WsqDWbLmcerv4K8OS0ruPWtL_0mZWdiiIUNc/s1600/Selahattin-crop.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" ex="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgu3fvhYOC6Q76BpknfI-MxHupAyxLC653x90IRlzM7TapJskkoYUo1lcHoL5Lp_-Fxtl8jnutvIT11wiqHlv6cyWAXbi3Yg8EHpdmSCe4WsqDWbLmcerv4K8OS0ruPWtL_0mZWdiiIUNc/s1600/Selahattin-crop.jpg" /></a></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;">(Not; Bu şiir 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla </div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><span style="color: blue; font-size: large;"><strong><a href="http://sabahattin-gencal.blogspot.com/search/label/%C4%B0%C3%87%C4%B0NDEK%C4%B0LER">Damla</a></strong></span>'da da yayınlanmıştır.)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTTaMmcEFoYrXcpT_UByuz0wNUQoCQwiK3CyHQcdkxCrF4Y7nzIkgZmn6D_gUyJ5qqZo5EmrmxkJrxEmHvD4B2JNj_GbVL_IlmTgn6Sl43kHD5ZQ15Dkm_hi85fivrZ57yO_FIlsr-5Jey/s1600/vuur30pd6zr7.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" ox="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTTaMmcEFoYrXcpT_UByuz0wNUQoCQwiK3CyHQcdkxCrF4Y7nzIkgZmn6D_gUyJ5qqZo5EmrmxkJrxEmHvD4B2JNj_GbVL_IlmTgn6Sl43kHD5ZQ15Dkm_hi85fivrZ57yO_FIlsr-5Jey/s1600/vuur30pd6zr7.gif" /></a></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red; font-size: 20pt;">SEVGİLİ ÖĞRETMENİME</span></b></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 20pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 11pt;">( İlk öğretmenim, dayım Selahattin Gencal’a saygılarımla.)</span></b></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">S</span></b>iz</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">E</span></b>n büyük</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">V</span></b>e ilk öğretmenimdiniz.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">G</span></b>ülümsemeyi dudaklarıma, yüzüme</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">İ</span></b>şlediniz.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">L</span></b>ehimlediniz dürüstlüğü, ahlâklılığı</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">İ</span></b>çime.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">Ö</span></b>ğrenciliği sınıfında doyamadım</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">Ğ</span></b>’yi sözlükte, sizi başka okullarda bulamadım.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">R</span></b>ahat rahat ders verirken siz</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">E</span></b>lele çevreni alırdık biz.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">T</span></b>emizlik imandandır sözünü her zaman söylettin.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">M</span></b>utluluğu amaç bellettin.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">E</span></b>nerjinle yaşıyoruz, yaşayacağız</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">N</span></b>erede olsak sizi anacağız.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">İ</span></b>çimizdesin</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">M</span></b>utlu yarınlarda da duyulacak sesin</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">E</span></b>llerinden öpeceğiz, şimdi nerdesin?</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><span style="font-size: large;"><br />
</span><br />
<span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div align="center" class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><span style="color: orange; font-size: large;">Fuat Gencal (Öğrenciniz)</span></div><div align="center" class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><span style="font-size: large;">Muradiye, 1974</span></div><div style="clear: both;"><span style="font-size: large;"></span></div></div><div align="center" class="post-footer-line post-footer-line-1"><span class="post-author vcard"><br />
<span style="color: blue;"><strong><a href="http://sabahattin-gencal.blogspot.com/search/label/%C4%B0%C3%87%C4%B0NDEK%C4%B0LER">DAMLA</a></strong></span></span></div></div>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-25901826564937896822010-11-13T11:12:00.000+02:002010-11-13T11:12:35.186+02:00KİM BİLEBİLİR<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1PqEdYgpg0G3ns8Q3iSUPgoGPZZ1NF5otw6rG4qM-9mO8DGP-bxO7L_1onYuKtfPZBd-DBsUL5TsMQvHhScLaUuzcPn2ZEfxwXX8UmpokKFjtcPYmg4G8AIfQQSECOM67bqfbN0DlBdvb/s1600/manzara.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1PqEdYgpg0G3ns8Q3iSUPgoGPZZ1NF5otw6rG4qM-9mO8DGP-bxO7L_1onYuKtfPZBd-DBsUL5TsMQvHhScLaUuzcPn2ZEfxwXX8UmpokKFjtcPYmg4G8AIfQQSECOM67bqfbN0DlBdvb/s400/manzara.jpg" width="400" /></a></div><div align="center" class="MsoNormal" style="color: red; line-height: normal; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'; font-size: 13pt;"> KİM BİLEBİLİR</span></strong></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: left;"><strong><span style="color: #330033; font-family: 'Comic Sans MS'; font-size: 13pt;"><span style="color: orange;">Günahkâr bir adamdı. Ayık gezmezdi. Bütün bir köy halkı yaka silkiyordu adamdan. Ölse de bir kurtulsak, diyorlardı. Bir karısı vardı adamın, bir de kendisi. Hiç çocukları olmamıştı. Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu. Kadın ise adamın haline üzülse de ses çıkarmazdı, çıkaramazdı.</span> <a name='more'></a></span></strong></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: left;"><strong><span style="color: #330033; font-family: 'Comic Sans MS'; font-size: 13pt;"> <span style="color: yellow;">Otuz yıldır evliydiler, döverdi, kızardı, her gün biriyle kavga ederdi. Ama kocasıydı işte, erkeği idi. Adam iyice yaşlanmıştı artık. Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor, iki basamak merdiven çıksa nefes nefese kalıyor, titreyen elleriyle sigarasını zor sarıyordu. İyice zayıflamış, zaten kısacık olan boyuyla bir çocuk gibi kalmıştı. Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor, ahir ömründe olsun şu adamın hali biraz düzelsin diye yalvarıyordu ALLAH'a. Adam bir sabah evden çıktı, fakat ertesi sabah oldu, dönmedi. Tan yeri ağarırken kadın aramaya çıktı kocasını. Kim bilir yine nerede sızıp kalmıştı! Köyün üst tarafındaki çeşmenin başına gitti önce, orada içerdi adam, bulamadı. Yakındaki tarlaları aradı, köyün dört bir yanına baktı, yoktu. Eve gelmiştir belki diye koşarak geri geldi, hayır, dönmemişti. Güneş inmek üzereydi, bir acele abdest aldı, namaza durdu. Duası bitmek üzereydi ki, kapının çalındığını duydu. Kocasıydı gelen. Adamın yüzü sapsarı kesilmişti. Öksürüyor, eliyle göğsünü işaret ediyordu. Kadın koluna girdi kocasının, güç-bela sedire kadar taşıdı. Uzandı adam, karısının yüzüne baktı, ağlıyordu. Doğrulmak ister gibi yaptı, hakkını helal et diyecekti, lafının sonunu getiremedi başı yastığa düştü. Ölmüştü... </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">Kadıncağız kocasının başında epey bir ağlayıp feryat etti. Biraz kendine gelince gözlerini sildi, yemenisini bağladı. Kalktı, imamın evine gitti. </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">-Hocam... diyebildi hıçkırarak, bizim ki... Söyleyemiyordu, ama İmam Efendi durumu anlamıştı. Kadının yüzüne baktı, köylü ne der diye düşündü, bocaladı. "O mendebur bir kez bile caminin kapısından içeri girmedi, kaldırmam onun cenazesini" deyip kapıyı kapattı. Kahroldu kadın. Nereye gitsem, ne yapsam diye düşündü. Kimseleri yoktu ki, çaresiz eve döndü. Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı beyaz bir çarşafa sardı, omzuna aldı, mezarlığın yolunu tuttu. Camini köşesinden dönerken, muhtar ve köylülerin kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü. Bir kez daha düğümlendi boğazı, cenazesi omzundan kayarken, dizlerinin üstüne çöktü, ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı. Hışımla yaklaştı muhtar "Onu nereye götürüyorsun" dedi, "mezarlığa gömeyim deme sakın! Sağlığında biz çektik, bir de ölülerimiz çekmesin o herifin elinden..." </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">Kadın gözlerini çarşafın üstüne dikmiş, öylece duruyordu. Birden bağıramaya başladı, delirmiş gibiydi sanki. Kalabalık yanından korkuyla uzaklaştı. Cenazesini tekrar yüklendi, köyün dışına doğru yürümeye başladı. Kan ter içinde kalmıştı kadın, artık adım atacak hali yoktu. Kendi kendine; "Şuracığa gömeyim adamımı, dedi, kimseler rahatsız olmaz burada... " tam o anda bir ayak sesi duydu, irkildi, bir çobandı gelen. Kadıncağız her şeyi olduğu gibi anlattı. Üzüldü çoban, gözleri doldu. </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">-Dert etme, dedi, ben yardım ederim sana. </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">Bir çukur kazıp cenazeyi gömdüler. Çoban başucunda durdu mezarın, ellerini açtı, dua etti. Birkaç çiçek buldu kadın, toprağın üstüne serpti. Çobana dualar ederek evine döndü. Yorulmuştu. Camın kenarına oturup uzaklara daldı. Uyuyup kaldı oracıkta. </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">Ertesi sabah imamın kapısını telaşla çaldı muhtar. Bir yandan tokmağı vuruyor, bir yandan da "imam efendi, imam efendi..." diye bağırıyordu. İmam korkuyla açtı kapıyı. -Bir rüya gördüm, dedi muhtar, hocam o berduş, o serseri adam cennetteydi, bana gülüyor, hakkım sana bile helal olsun, diyordu. Rüyayı duyan İmamın benzi attı, kendisi de hemen aynı rüyayı görmüştü. " Gel hele, içeri gel..." demeye kalmadı ki, köyün delisini gördüler. Koşarak geliyor, bir yandan bağırıyor: </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">-Demedin mi ben, demedim mi size, rüyamda gördüm, rüyamda... </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">Birkaç köylü daha benzer rüyalar gördüğünü söyleyince, kadının yanına gitmeye karar verdiler. Özür dileyecek, kendilerini affettirmeye çalışacak, bu arada işin aslını öğreneceklerdi. Bir şeyler olmuştu ama neydi? Eve </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">vardıklarında kapıyı açan kadın şaşkındı. Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu, yapamadı. Gelenler olan biteni anlatıp özür diledi, cenazeyi nereye defnettiğini, neler olduğunu sordular. Kadıncağız her şeyi anlattı, can kulağıyla dinlediler ve çobanı bulmaya karar verdiler. </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">Bir yandan yürüyor bir yandan aralarında konuşuyorlardı: Bu çoban bir evliyaydı herhalde, belki de Hızır'dı, aslında ölen adam da o kadar kötü bir adam değildi. Tarif edilen yere geldiklerinde çoban koyunlarını otlatıyordu. Gelenleri görünce ayağa kalktı, hayırdır inşallah, dedi. Oturdular, onlara süt ikram etti, konuşmaya başladılar. Çoban söylenenlerden hiçbir şey anlamamıştı, cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı. </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">-Ben garip bir kulum, dedi; cenazeyi defnettik, başucunda durup bir dua ettim sadece, hepsi bu... Merakla nasıl bir dua ettiğini sordular, çoban da söyledi: </span><br style="color: yellow;" /><span style="color: yellow;">-ALLAH'IM, ben dağda koyunlarımı otlatırken kulların gelirler yanıma, selam verirler. Senin selamın ile gelen senin misafirindir der, ağırlarım. Süt ikram eder, azığımı paylaşırım. Şimdi de ben sana bir misafir yolluyorum, onu da sen ağırla...</span></span></strong><span style="color: darkmagenta; font-family: 'Comic Sans MS'; font-size: 13pt;"></span></div><strong><span style="color: red; font-family: 'Comic Sans MS'; font-size: 13pt;">ALINTI</span></strong>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-78984676512310940002010-11-07T01:04:00.000+02:002010-11-07T01:04:28.325+02:00Zilhicce ayında oruç tutmanın fazileti<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0w_BndLCr0o5JBMRClcBwWNfHTiRwAPy1wCqoAa-UlaCykL_QUs5YmUdhJYCm2codZxYo9T7kZdhIF2DjyRpH8JywPNAGxljLZbNdzJz1NRvFHxtp36aJ_1_NGF5hhNx_txO4_6olvkUv/s1600/daysend2111111111111111fc2.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="326" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0w_BndLCr0o5JBMRClcBwWNfHTiRwAPy1wCqoAa-UlaCykL_QUs5YmUdhJYCm2codZxYo9T7kZdhIF2DjyRpH8JywPNAGxljLZbNdzJz1NRvFHxtp36aJ_1_NGF5hhNx_txO4_6olvkUv/s400/daysend2111111111111111fc2.gif" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;"></span></div><span style="color: red; font-weight: bold;">Zilhicce ayında oruç tutmanın fazileti nedir,hangi günlerde oruç tutmalı?</span> <br style="color: red;" />Kurban bayramının bulunduğu aya Zilhicce denir. <br />
Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan ibadetlerin kıymeti çoktur. <br />
Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir: <br />
<br />
<span style="color: green;">(Zilhiccenin ilk günlerinde tutulan oruç, bir yıl oruç tutmaya, <br />
bir gecesini ihya etmek de Kadir gecesini ihya etmeye bedeldir.) <br />
[İbni Mace]</span> <br />
<br />
<span style="color: blue;">(Zilhiccenin ilk on gecesinde yapılan amel için, 700 misli sevap <br />
verilir.) [Beyheki]</span> <br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<span style="color: green;">(Zilhiccenin ilk dokuz gününde oruç tutan, her günü için, helal <br />
malından yüz köle azat etmiş veya Allah yolundaki mücahidlere <br />
yüz at vermiş veya Kâbe’ye kurban için yüz deve göndermiş gibi <br />
sevaba kavuşur.) <br />
[R. Nasıhin]</span> <br />
<br />
<span style="color: blue;">(Bu on günün hayrından mahrum olan kimseye yazıklar olsun! <br />
Bilhassa dokuzuncu [Arefe] günü oruçla geçirmelidir! Onda o <br />
kadar çok hayır vardır ki, saymakla bitmez.) <br />
[T. Gafilin]</span> <br />
<br />
<span style="color: green;">(Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutana, her günü için bir yıllık <br />
oruç sevabı verilir.) <br />
[Ebul Berekat]</span> <br />
<br />
<span style="color: blue;">(Zilhiccenin ilk on günü fazilette bin güne, Arefe günü ise, on <br />
bin güne eşittir.) <br />
[Beyheki]</span> <br />
<br />
<span style="color: green;">(Allah indinde zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden <br />
daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve <br />
tekbiri çok söyleyin!) <br />
[Taberani] </span><br />
<br />
[Tesbih: Sübhanallah, <br />
Tahmid: Elhamdülillah, <br />
Tehlil: La ilahe illallah, <br />
Tekbir: Allahü ekber, demektir.] <br />
<br />
<span style="font-weight: bold;">İlk on günün kıymeti</span> <br />
<br />
Peygamber efendimiz,Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerin, <br />
diğer aylarda yapılan amellerden daha kıymetli olduğunu bildirince, <br />
Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah, Allah yolundaki cihaddan da mı daha kıymetlidir?) dediler. Peygamber efendimiz, cevabında buyurdu ki: <br />
<br />
<span style="color: green;">(Evet cihaddan da kıymetlidir. Ancak canını, malını esirgemeden <br />
harbe gidip şehit olan kimsenin cihadı daha kıymetlidir.) <br />
[Buhari]</span> <br />
<br />
Ebüdderda hazretleri buyurdu ki: <br />
<br />
<span style="color: green;">(Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli ve <br />
çok dua ve istiğfar etmelidir! Çünkü Muhammed aleyhisselam, <br />
(Bu on günün hayır ve bereketinden mahrum kalana yazıklar <br />
olsun) buyurdu. <br />
Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutanın, <br />
ömrü bereketli olur, <br />
malı çoğalır, <br />
çoluk çocuğu belalardan muhafaza olur, <br />
günahları affolur, <br />
iyiliklerine kat kat sevap verilir, <br />
ölürken kolay can verir, <br />
kabri aydınlanır, <br />
Mizanda sevabı ağır gelir ve <br />
Cennette yüksek derecelere kavuşur.) <br />
[Şir’a]</span> <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.ilahi.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=6438">ailnti </a>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-66897932137149613522010-10-24T13:41:00.003+03:002010-10-24T13:50:59.836+03:00NURUŞUM / SABAHATTİN GENCAL<div class="post hentry"><div class="post-header"><div class="post-header-line-1"></div></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_Qs1ZH_smxr8/TMPWJkQGZgI/AAAAAAAABrY/XgpzBkoiBns/s1600/gunes_yolu.jpg" imageanchor="1" style="cssfloat: left; margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="216" nx="true" src="http://3.bp.blogspot.com/_Qs1ZH_smxr8/TMPWJkQGZgI/AAAAAAAABrY/XgpzBkoiBns/s320/gunes_yolu.jpg" width="320" /></a></div><div class="post-body entry-content"></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: x-large;">NURUŞUM</span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000;"> </span><span style="color: #ffd966;">( Eşim Nurhayat Gencal'a)</span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Sen ağlarken ben sevindim mi,</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Ben üzülürken sen güldün mü,</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Bunun sebebini hiç düşündün mü?</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000;"><br />
</span><br />
<span style="color: #f1c232; font-size: large;"><strong>Senlik benlik kalktı aradan</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #f1c232; font-size: large;"><strong>Bizi eş yaptı Yaradan.</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Sen benim havam oldun, </strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Ben senin suyun.</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Birbirimizi soluyup</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Birbirimizi içtik.</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Güzelce geçinip gittik.</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Eşim, duygudaşım, arkadaşım, </strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Dilerim Tanrıdan</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Geçinmemiz örnek,</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #f1c232; font-size: large;"><strong>Sevgimiz şarkı olsun.</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000; font-size: large;"><strong>Tüm benliğimiz mutlulukla dolsun.</strong></span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="color: #e69138; font-size: x-small;">SABAHATTİN GENCAL</span></div><div class="post-body entry-content" style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #cc0000;"><span style="font-size: x-small;">31. 12. 2003</span> </span></span></div><div class="post-body entry-content"><span style="color: #f1c232; font-size: large;"><strong><a href="http://gencalfuat.blogspot.com/2010/10/nurusum-sabahattin-gencal.html#more">İşte Bizim Şarkımız</a></strong></span></div><div class="post-body entry-content"><a name='more'></a></div><div class="post-body entry-content"><br />
</div><div class="post-body entry-content"><strong> <span style="font-size: large;">BU DÜNYA BÖYLE BİR SEVDA GÖRMEDİ</span></strong></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Bu dünya böyle bir sevda görmedi,</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Kimse bizim kadar candan sevmedi!! </span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Kalplerimiz ayrı kalamaz</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Ecel gelse bizi ayıramaz.</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Sen ve ben seven iki gönülüz</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">sen ve ben hem ateş hem de külüz</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Sen ve ben her mevsim açan gülüz</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Sen ve ben sen ve ben. </span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Gönülden delice sevdik ikimiz,</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Yeniden hayata gelmiş gibiyiz !! </span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Bizi anlatıyor şarkılar</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Güneş sanki bizim için doğar.</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Sen ve ben seven iki gönülüz</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">sen ve ben hem ateş hem de külüz</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Sen ve ben her mevsim açan gülüz</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Sen ve ben sen ve ben.</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="post-body entry-content"><span style="font-size: large;">Sibel Pamuk</span></div><div class="post-body entry-content"><object height="392" width="480"><param name="movie" value="http://www.dailymotion.com/swf/video/x46cqh_sibel-pamuk-sen-ve-ben-by-aluxton_music?additionalInfos=0"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowScriptAccess" value="always"></param><embed type="application/x-shockwave-flash" src="http://www.dailymotion.com/swf/video/x46cqh_sibel-pamuk-sen-ve-ben-by-aluxton_music?additionalInfos=0" width="480" height="392" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always"></embed></object></div><div class="post-body entry-content"><br />
</div><div class="post-body entry-content"><b><a href="http://www.dailymotion.com/video/x46cqh_sibel-pamuk-sen-ve-ben-by-aluxton_music">Sibel Pamuk - Sen ve Ben by Aluxton</a></b></div><div class="post-body entry-content"><br />
</div><div class="post-body entry-content"><i>Yükleyen <a href="http://www.dailymotion.com/Aluxton69">Aluxton69</a>. - <a href="http://www.dailymotion.com/tr/channel/music">Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaşayın!</a></i></div><div class="post-body entry-content" style="clear: both;"></div><div class="post-body entry-content" style="clear: both;"></div><div class="post-body entry-content" style="clear: both; text-align: center;"><span style="color: blue;"><strong><a href="http://gencalsabahattin.blogspot.com/2010/10/nurusum-sabahattin-gencal.html">"BLOGLARDAN SEÇMELER"</a></strong></span></div></div>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-84410176128320999572010-10-23T00:57:00.000+03:002010-10-23T00:57:20.071+03:00Detoks isteyen dua etsin, namaz kılsın<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHUwa0rUslgGb4V37-AirzzfsKghxe2kbAmil4XeJr6kjpB6zffPOpPzlD2IFm_cRLoGk59S1sxROBSFQig_n3wuINBSPlm_T5Lo91pMbf5wC6AekMZY8_3pT33zNbR5196BilWrKNn98N/s1600/At1MPuYW.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHUwa0rUslgGb4V37-AirzzfsKghxe2kbAmil4XeJr6kjpB6zffPOpPzlD2IFm_cRLoGk59S1sxROBSFQig_n3wuINBSPlm_T5Lo91pMbf5wC6AekMZY8_3pT33zNbR5196BilWrKNn98N/s400/At1MPuYW.jpg" width="400" /></a></div><div class="baslik" style="color: red; text-align: center;"><b><span style="font-size: large;"> Detoks isteyen dua etsin, namaz kılsın</span></b></div><span style="font-family: Verdana; font-size: x-small;"><b style="color: orange;">İnsanın bedensel beslenmesi kadar ruhsal beslenmesinin de önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, tıp biliminin bir kazanç kapısı haline dönüşmüş olmasından son derece rahatsız.<br />
<br />
Eşine danışmayan erkeği akılsız bulan Müftüoğlu, "Ofisimde sürekli Chopen, Beethoven, Mozart çalar, bayılarak dinlerim; ama beni hiç kimse Müslüm Gürses'i, Orhan Gencebay'ı dinlemekten alıkoyamaz." diyor.</b> <a name='more'></a><br />
<strong><br />
Detoks istiyorsanız dua edin, namaz kılın</strong><br />
<em><br />
-Bu mesleği tercih ettiğiniz güne dönelim. 12 yaşında gerçek annenizi aslında siz iki yaşında iken beyin kanserinden kaybettiğinizi öğrenmenin doktorluk mesleğini tercihte tetikleyici bir tarafı var mı?</em><br />
<br />
Var elbette. Doktorluk mesleği temelde duygusal temellere bağlıdır. Ben 'doktor olmalıyım' diye düşünmedim, bana uygun olduğu çok önemli insanlar tarafından söylendiği için tercih ettim. Özellikle ailenin kadınları tarafından doktor olmam çok istendi. Diğer önemli etki ise pratisyen hekim olan dayımdır. Parayı ikinci planda tutan ve hayatını hastalarına adayan efsane doktor Kemal. O kadar efsaneydi ki yanındaki birkaç kasabadan otobüslerle insanlar ona muayene olmaya gelirlerdi. Ona büyük bir hayranlık besleyerek büyüdüm. Yazları ofisinde erkek hemşire gibi geçirdim, pratik faydası da çok oldu.<br />
<br />
<em>Sizin ihtisasınız iç hastalıklar üzerine. Bu sağlıklı yaşam, diyet konularına neden kafayı taktınız?</em><br />
<br />
Diyet ve sağlıklı yaşamdan başka şeylere de kafayı takmış durumdayım. Ama insanlara meramımı anlatmak için yazmaya karar verdiğimde bu iki unsuru orta olarak kullandım. Böyle farklı baktığım için, meslektaşlarım ve toplumla ilişkilerimde böyle ifade etmemin beni zor durumda bırakabileceğinden, dışlanacağımdan da korktum.<br />
<br />
<em>Neden bu korku?</em><br />
<br />
Çünkü tıp bilimi tıp olmaktan çıkmış, endüstrileşmiş ve bir kazanç alanı haline gelmiş durumda. O nedenle de bu alanın yöneticileri var ama bu yöneticiler de ne yazık ki doktorlar değil. Doktorlar bunu kendilerinin yönettiklerini zannediyorlar ama alakası yok. Tıp bilimini teşhis ve tedavi endüstrisi yönetiyor. Teşhis ve tedavi et para kazan. Parayı veren düdüğü çalıyor.<br />
<em><br />
Beslenme ve diyet için de geçerli değil mi bu?</em><br />
<br />
Şöyle düşünüyorum: Niye hastalanmak istemiyoruz? İyi hayatı engellediği, canımızı yaktığı için. Anadolu'da, Orta Asya'da filizlenip bütün dünyaya yayılan gerçek İbn-i Sina tıbbı teşhis ve tedavi etme değil, koruma tıbbıdır. İyi hayatı anlatan tıptır. Ama ne zamanki korumada para olmadığı anlaşılmıştır, tıp fakültelerindeki derslerin %90'dan fazlası tedavi ve teşhise yöneliktir. Yaşadığımız çevre ve arazi temiz olmadığı sürece bizim iyi olmamız mümkün değil. Bu sadece kimyasal fiziksel arazi değil, oranın ruhsal yönü de olmalı.<br />
<em><br />
Doktor Mehmet Öz'ün kanser olduğu yönünde haberi çıktığında ne hissetmiştiniz?</em><br />
<br />
Mehmet Öz benim arkadaşımdır, önemli bir temsilcimizdir. Geçen yaz 'En önemli vitamin huzur ve ruh sağlığıdır.' dedi. Ben bunu 10 yıldır yazıyorum. Vücudu besleyen gerçek şey domates, soğan, sarımsak değil; inançtır, aidiyettir, bir şeye bağlı olmaktır. Mehmet'in başına gelen şey bu olabilir. Bedensel beslenme kadar ruhsal beslenme de önemlidir. Arınma deyince de hemen detoks merkezlerinde lavman yapıyorlar, bazı üçkağıtçılar da evlere lavman tüpleri satmaya başladılar. Kirlenme beden ve ruhta beraber olur, arınacaksa da ikisini beraber arınmalı. Ünlü tıp araştırmacısı ve çevreye kafayı takan René DuBos'un çok önemli bir lafı vardır: "Bilimsel tıbbın en önemli sorunu yeteri kadar bilimsel olmamasıdır. Çünkü bilimsel tıp hâlâ insanlara iyi gelen doğaüstü güçlerin nasıl oluştuğunu ne kabul ediyor, ne buna kafa yoruyor. Ne zaman bunu araştırırsa o zaman bilimsel olacaktır." Pazarlayamadığı şeyleri görmezden geliyor.<br />
<br />
<em>Eskiden alkol, sigara kullanmanız yanında şişman birisiymişsiniz de! Bu durum ne kattı size?</em><br />
<br />
Bunları bırakmam gerektiğine inandığım zaman bıraktım. Bunu sadece sigara için yapamamıştım ama onu da Süleyman Demirel sayesinde bıraktım. Önemli olan, yaşarken ne kadar akılda kaldığınız, ne bırakarak yaşadığınızdır. Hayata mizah, coşku katmadan hayat katlanılır olmaz.<br />
<br />
<em>Dışarıda bir şeyler yiyip içerken insanlar 'Ne der?' diye çekinip de yemediğiniz şeyler oluyor mu?</em><br />
<br />
Tam tersine kendime pizza filan ısmarlıyorum. Bir şey sık tekrarlanırsa zararlıdır. Canım ne istiyorsa onu yer içerim, hiç umurumda değil. Belli bir hayat disiplini yaşayanlara zaten alkol de, sigara da eski tadını vermez, hayatınızdan çıkıp gidiyor.<br />
<br />
<em>Yazıp söyledikleriniz bir ürünün satışına büyük etki yapıyor. Üreticilerden talep geliyor mu?</em><br />
<br />
Çok fazla oluyor, çok. İki şeye bakarım: Toplumun genel olarak yararına mı, ikincisi o yerel üretimin kültürel değer olarak varlığı yararlı mı? Meslekî olarak parayla yaptığım tanıtımları da söylerim.<br />
<em><br />
Hastalarınızdan öğrendiğiniz neler var?</em> <br />
<br />
Hastamı muayene ederken çok sinirli ve stresli olurum. Onların meramını anlayamamaktan korkarım. Meram teşhiste değil hastanın kendinde gizlidir. Her sorun herkeste farklı oluyor. Hekimler kendilerini insanüstü bir yere koyuyorlar, bu son derece yanlış.<br />
<strong><br />
Chopen, Mozart'a bayılırım ama kimse beni arabesk dinlemekten alıkoyamaz</strong><br />
<em><br />
-Birçok enstrüman çalıyorsunuz. Sahnede görür müyüz sizi bir gün?</em><br />
<br />
Müzikle yakından ilgiliyim. Profesyonel yapmam ama profesyonel sahnelere çıkıyorum. Bir Yunan grubunun arkasında bateri çaldım. Daha önce Kenan Doğulu ile de bateri çalmıştım. Sezen Aksu'nun evinde de ona eşlik ederim. Evde her türlü müzik çalar; sadece rock müziğinden hoşlanmıyorum. <br />
<em><br />
Arabesk müzik hakkında ne düşünüyorsunuz peki? </em><br />
<br />
Arabeski çok seviyorum. Arabeskle ilgili son zamanlardaki tartışmaları da esefle karşılıyorum. İnsana dokunan her şey insana iyi gelir. Dertlerini hatırlamak da insana iyi gelir, dozunda kalmak şartıyla. Ofisimde sürekli Chopen, Beethoven, Mozart çalar, bayılarak dinlerim; ama beni kimse Müslüm Gürses'i, Orhan Gencebay'ı dinlemekten alıkoyamaz. Hiç utanmam da bundan. Söylerim de! Gözlerimi kapayıp 10 Orhan Gencebay şarkısını hiç ara vermeden yanlışsız söylerim. Batsın Bu Dünya'yı çok severim.<br />
<strong><br />
Sağlıklı yaşamın formülü: Yediğinizin yarısı, yaptığınızın iki katı </strong><br />
<em><br />
-Az yersek kolay kilo verir miyiz?<br />
</em><br />
Tabii ki, az ye çok hareket et. Yediğinizin yarısı, yaptığınızın iki katı... <br />
<em><br />
Su içsek yarar mı?</em><br />
<br />
Yarar. Metabolizma bozuksa yediğiniz şeyler kilo aldırabilir <br />
<em><br />
Limon ve lahana suyu zayıflatır mı?</em><br />
<br />
Hayır hayır, zayıflatmaz. <br />
<em><br />
Zayıflama hapları ve light ürünlerle ilgili ne düşünüyorsunuz? </em><br />
<br />
Böyle bir hap yoktur, reddediyoruz. Böyle bir hap hâlâ icat edilmiş değildir. Reçeteli ve reçetesiz bütün zayıflama hapları yasaklanmalıdır. Light ürünler daha çok yedirir. Diyet yaparken light beslenmek sizi motive eder ancak.<br />
<strong><br />
Detoks ve anti-aging sözünden pişman oldum</strong><br />
<em><br />
-Verdiğiniz önerilerde pişman olduklarınız neler var? </em><br />
<br />
Çok şey var. Hatta bu beslenme konusunu toplum yeteri kadar eğitimden geçmeden önerdiğim için mi bir sürü şarlatan ortaya çıktı diye de düşünüyorum. Ciddi bir pazar oluşturdum. İnsanların cebindeki parayla bir sürü ot, çöp ve taş alanları gördükçe ruhum sıkılıyor.<br />
<em><br />
Detoks lafı da sizden çıktı? </em><br />
<br />
Türkiye'de ilk detoks diyen benim ama pişman oldum. Uzun yaşamakla ilgili anti-aging sözünü kullandım. Bundan da pişmanım. Detoksu ilk bulanlardan birisi Miman Sinan'dır. Yapılarını tarif ederken 'Taşları elime verdiler, yalın hale getirdim, içinden bu çıktı.' demiştir. Detoks bu. Felsefede de, edebiyatta da detoks lazım. Neden insanlar dünyanın en kirli ülkesi Hindistan'a gidiyor ruhsal arınma için? İnanç dünyaları zayıf olduğu için anahtarı Hollywood'da kaybediyor artistler, Nepal'de arıyorlar. Bulamazlar.<br />
<em><br />
Detoks için yoga, meditasyon yapanlara ne diyeceksiniz? </em><br />
<br />
Yapalım, ben de yazıyorum bunu. Ama imkânınız varsa dua edin, namaz kılın! Size ait olan değerlerle daha etkin detoks yapabilirsiniz.<br />
<em><br />
Şişmanlık niye aşağılanıyor? Sumo güreşçileri 90'dan fazla yaşıyor oysa... </em><br />
<br />
O da bir sanayi! Yeni bir araştırma daha yayımlandı Amerika'da. Egzersiz yapan ama kilo fazlalığı olan insanların sağlıkları, egzersiz yapmayan zayıf insanlardan daha iyi.<br />
<strong><br />
Kadına danışmayan erkek, akıllı erkek değildir </strong><br />
<br />
<em>-Kadın ve erkeği su ve una benzetip, evliliği hamur diye niteliyorsunuz. Hani un ve hamur işi yasaktı?<br />
</em><br />
Hamuru çözümleyin, hamurdan su ve un çıkaramazsınız. Bu insanı insan yapan hamursa, birleştiren hamursa bu hamur serbest.<br />
<em><br />
Eşiniz Mihriban Hanım sizin öğütlerinizi ne kadar dinliyor? </em><br />
<br />
Büyük kısmını dinler. Benim alkol kullanmamı eleştirmişti. Ama o sigara içme yanlışlığına devam ediyor. Bizim ev hayatımızda sadelik, dinginlik ve basitlik vardır. Hayatımızı renklendirmek gerektiğinde inanılmaz şeyler yaparım.<br />
<em><br />
Eşinizin öğütleri çok mudur? </em><br />
<br />
Onu çok dinlerim. Erkeklerin arkaya bakmadan gittiklerini düşünüyorum, önlerine bakarlar ve toparlamazlar. Benim kişiliğim de biraz böyle, eşim benim frenimdir. Önemli işlerde fikrini alırım. Kadına danışmayan erkek akıllı erkek değildir zaten.<br />
<em><br />
Sağlıklı yaşamın püf noktası nedir? </em><br />
<br />
Hayata kazık çakamayız. Her gün 30-40 dakika yürüyerek de, ona buna kazık atarak da kazık çakamazsınız. Hayat bir bütündür. İyi hayatın iki belirleyicisi var: Beden ve ruhu uyumlu içinde çalıştırmak ve bu uyumu doğanın doğal dengeleri içine en iyi şekilde entegre etmek. En yoğun kirlenme ruhtadır. Ruha ağırlık vermek lazım.<br />
<br />
<em>Üzüm mü, kırmızı şarap mı sağlığa faydalı? Şarap Fransız PR şirketlerinin pompalaması değil mi? </em><br />
<br />
Tabii ki üzüm sağlıklı. Bu araştırmayı İrlandalı yaparsa viski, Almanlar yaparsa bira daha sağlıklı diyor. Üzümü nasıl yerseniz yiyin sağlıklıdır. Sağlık yararı için asla alkolü tavsiye etmedim. 'Alkol alın sağlıklı kalın' gibi bir mantık olabilir mi, bunu külliyen reddediyorum. Hadi kalp sağlığına yararı var, peki karaciğer ve sindirim sisteminiz?<br />
<br />
(Zaman)(</span><span style="font-size: x-small;">H. Salih Zengin'in röportajı</span><span style="font-family: Verdana; font-size: x-small;">)</span><table cellpadding="2"><tbody>
<tr><td align="center"><br />
</td><td align="center"><br />
</td><td align="center"><br />
</td><td align="center"><br />
</td><td align="center"><a href="http://reddit.com/submit?url=http://www.haber5.com/detoks-isteyen-dua-etsin-namaz-kilsin-haberi-99838.aw" target="_blank"></a></td> </tr>
<tr> <td align="center"></td></tr>
</tbody></table>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-6695961465656061502010-10-22T02:18:00.000+03:002010-10-22T02:18:56.254+03:00SINAV MANYAĞI OLDUK VESSELAM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIljZ3Xnf7asitVqRwI9Nw9i1ZrqOo9zhdMZGwqMmP8VPaKOwsFReQrwvuwRnlgEaNzg_KidDh7QA8q-GzsnMP2rxRUr4Gbthcp-l99Ysik1FDDf9kngjZ20Vtxv3u9DUCOJpWxxX-Tytz/s1600/sinav_stresi_ilgisiz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="310" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIljZ3Xnf7asitVqRwI9Nw9i1ZrqOo9zhdMZGwqMmP8VPaKOwsFReQrwvuwRnlgEaNzg_KidDh7QA8q-GzsnMP2rxRUr4Gbthcp-l99Ysik1FDDf9kngjZ20Vtxv3u9DUCOJpWxxX-Tytz/s400/sinav_stresi_ilgisiz.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"></div><div style="color: orange;"><b>Hani şu sınava hazırlananlar var. Etrafımızda, yakın çevremizde. </b> </div><div style="color: orange; text-align: justify;"><b>Hah işte onlardan bir tanesi de benim yanımda. Yardımcım Sevgili Yasemin... <a href="http://yigitkartal.blogspot.com/2010/08/iyi-ki-dogdun-guzellik.html"><em><strong>(bknz.)</strong></em></a></b></div><div style="color: orange; text-align: justify;"><b>Yavrum kafasını bile kaldırmadan ders çalışıyor. Annemin deyimiyle sanki Mısır'a katip olacak :))</b></div><div style="color: orange; text-align: justify;"><b>Kitaplara gömülmüş, harıl harıl çalışıyor. KPSS'ye girecek. Hani şaibeler nedeniyle Kasım ayına mı ne ertelendi. İşte ona...</b></div><div style="text-align: justify;"><b><span style="color: orange;">Neyse...Çalışacak tabi. Ne yapsın çalışmayıp da? Her yer, herşey sınavla. </span></b><a name='more'></a></div><div style="text-align: justify;">..........</div><div style="text-align: justify;">Şimdi bu memure aday adayı yardımcım Sevgili Yasemin durup durup ben böyle komşu blog gezmelerimi yaparken kafasına takılan soruları soruyor bana.</div><div style="text-align: justify;">Türkçe, Tarih, Coğrafya, Genel Kültür falan. Okulu bitireli neredeyse Yasemin'in yaşı kadar olmuş ama hani fena da sayılmam bu dersler ve soruları hakkında. Tamam.</div><div style="text-align: justify;">Fakat bazen matematik soruları soruyor ki akıllara zarar, hiiiç ilgi alanıma girmez doğrusunu söylemek gerekirse.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Soru neymiş neymiş? Sizce?</div><div style="text-align: justify;">Biliyorum aklınıza geleni. Hah işte o sorular, kesinlikle doğru tahmin ettiniz :)</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Hani iki musluğun sürekli olarak biri bozuk az, diğeri ona inat çok akıp da yıllardır bir türlü dolduramadığı şu havuz.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Diğer soruyu da hatırladığınızdan eminim.</div><div style="text-align: justify;">Yıllardır A kentinden B kentine gitmeye çalışan iki araba var hani. Hah işte o soru.</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">veeee üçüncü ve sonuncusu...Bir karınca var hani düz duvara tırmanan. 5 metre çıkar 3 metre düşer.</div><div style="text-align: justify;">..........</div><div style="text-align: justify;">Ben kafamı çevirdim ona doğru, soruyu okumaya başlayınca. O da okuyor büyük bir ciddiyetle. Kızcağız benden açıklayıcı bir iki formül beklerken "banane" dedim ya "ba na ne"...</div><div style="text-align: justify;">O havuzun bozuk musluğu niye tamir ettirilmiyor da ikisi şarıl şarıl akıp niye doldurmuyor havuzu. Madem hiç dolmayacaksa niye açılıyor musluklar.</div><div style="text-align: justify;">Amaç ne? Amaç ne?</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Sonra o araçlar niye mukayese ediliyor. Markası modeli belli mi? Belki biri Hacı Murat, diğeri BMW'dir. Hız sınırını aşmadıktan, trafik canavarına dönüşmedikten sonra gitsinler istedikleri şehre.</div><div style="text-align: justify;">"banane" dedim ya "ba na ne"...</div><div style="text-align: justify;">Amaç ne? Amaç ne?</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">Gelelim karıncaya...Yahu bırak, o yolunu bulur, varacağı yere illa varır, her yerden çıkar <a href="http://yigitkartal.blogspot.com/2010/08/davetsiz-misafirler.html"><span style="color: #c27ba0;"><strong><em>(bknz.)</em></strong></span>.</a> Zaten yorulmak bilmezler, 5 çıksın 3 insin.</div><div style="text-align: justify;">"banane" dedim ya "ba na ne"...</div><div style="text-align: justify;">Amaç ne? Amaç ne?</div><div style="text-align: justify;">..........</div><div style="text-align: justify;">Devletimin memuru olmaya aday olanlara sorsanıza:</div><div style="text-align: justify;">-İletişim nasıl olur</div><div style="text-align: justify;">-Nasıl konuşulur</div><div style="text-align: justify;">-Gelen nasıl karşılanır</div><div style="text-align: justify;">-Giden nasıl uğurlanır</div><div style="text-align: justify;">-Vatandaşa nasıl yardımcı olunur ...</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;">İletişim yoksunu, konuşmayı bilmeyen, ikili insan ilişkilerini bile halledemeyen ülkemin çoğu insanının x'in y ile, y'nin de z ile olan garip ilişkisini öyle bir çırpıda çözmesi nasıl beklenir ki...</div><div style="text-align: justify;">..........</div><div style="text-align: justify;">Hayır o değil de bizim Küçük Bey şu an 1,5 yaşında. Onun zamanına kadar Allah vere de şu havuz dola, şu karınca duvara tırmana, şu arabalar da nereye gidecekse bir an önce oraya vara...</div><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: justify;"><a href="http://yigitkartal.blogspot.com/">YAVRU KARTAL'IN PENÇELERİ </a></div>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-65424687510543214142010-10-10T14:38:00.000+03:002010-10-10T14:38:20.495+03:00LAİKLİK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://sabahattingencal.blogspot.com/2010/10/laiklik.html#comments"><img border="0" height="323" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoky57unFyuAwE6zAIQ1oiBAhcAAeKHBrYVuTZP1TrfUfU1VJmccAdRSXgWMy4jBmWgB0QfMf1ymwyE4qS3ox1kc1zO8rCMqYMZrYhlnz3g5pTp-u4tdj6Lag4t8SU2rsdBveMRQfYKZdB/s400/sabahattin_gencal.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><strong></strong></div><strong>Laikliğin evrensel bir tanımı yoktur. </strong><br />
<br />
Laiklik farklı dinleri barındıran toplumlarda, farklı rejimli toplumlarda, farklı coğrafyalarda farklı farklı tanımlanmıştır. Farklı dönemlerde de farklı tanımlanmıştır laiklik. Laiklik dinleri de, rejimleri de farklı olmayan toplumlarda da farklı tanımlanıyor. Körlerin fili tanımlaması yaygın benzetmesi laiklik için de yapılabilir.<br />
<br />
<strong>Laikliğin felsefi, siyasi, hukuki ve diğer anlamları üzerinde kör dövüşleri yapılmıştır.</strong> <br />
<br />
<strong>Laikliği salt felsefi açıdan tanımlamaya çalışanlar yalnız insan aklına ve bilime inanmaktadırlar</strong>. Dine, vahye inanmamaktadırlar. Herkes ateist olup olmamakta serbesttir kuşkusuz. Ancak bunların bilgi yanlışları da var. Akla önem vermeyen aslı bozulmuş dinlere karşı koyup akla ve insan tekâmülüne inanan batılı aydınlar İslâm dininin akla ve bilime verdiği önemi bilmiş olsalardı felsefi görüşleri yine aynı mı olurdu?<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<strong>Laikliğin siyasi anlamı üzerinde duranlar siyasi iktidarın dini kudretten ayrılması yani egemenliğin ilahi değil millete ait olması üzerinde dururlar</strong>. Siyasetçiler demokrasiyi savunmakta ve laikliğin demokrasinin güvencesi olduğunu vurgulamaktadırlar. Bazı siyasetçiler de sözde demokrasiyi savunurken teokrasiyi benimseyenlerin oylarını almak için türlü söylemler geliştirmektedirler. Böyle söylemler kafa karışıklıklarına, bilgi kirlenmesine neden olmaktadır.<br />
<br />
<strong>Hukuki tanımlara göre laiklik: devlet ile dinin birbirine karışmamasıdır</strong>. Yani devletin, dini kurallara göre yönetilmemesidir. Devlet fertlerin her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Devlet, dini esaslara dayanan kanunlar yapamayacağı gibi, bütün dinlere eşit mesafede durur ve hiçbir şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez. <br />
<br />
<strong>Devlet yurttaşının dini inancına ve ibadetine karışmaz; ancak yurttaşın inancını yaşayabilmesi, ibadetlerini yapabilmesi için yardımcı olur</strong>. Devletin varlığının gereğidir bu. Devletin dini yaşamak isteyenlere ya da istemeyenlere bir baskı yapmaması yetmez. Diğer fertlerin ve grupların baskı yapmaları önlenir. Yaygın deyişiyle mahalle baskılarına meydan verilmez. Devlet düzeni bozacak davranışları önlemekle yükümlüdür.<br />
<br />
<strong>Laik devlette din hürriyetinin doğal sonucu olarak, bütün dinler kamu düzenine aykırı düşmedikçe tanınır.</strong><br />
<br />
Dinler tanınır; ama dinlerin medeniyetin ve güzel sanatların gelişmesini engellemesine meydan verilmez. Resim, müzik, heykeltıraşlık vb. alanlar üzerindeki tartışmalar, İslâm’ın tam olarak bilinmesiyle en aza inebilir.<br />
<br />
Eğitim açısından laiklikten eğitimin dini niteliğinden sıyrılarak bilimsel nitelik kazanması anlaşılmaktadır.<br />
<br />
<strong>Din eğitimi ve öğretimi vatandaşların temel hak ve hürriyetleri arasında yer aldığı hayırlanamaz.</strong> Bu durumda din eğitimini cemaatler yapsın diyen bir sistemi (<strong>seküler</strong>) savunanlar var. Öte yanda cemaatlerin dini eğitim vermesini tehlikeli görenler de var. Bunun için devletin kontrolünde okullarda ve okul dışında dini eğitimi savunanlar da var. Devlet eğitimli yurttaşların omuzları üstünde yükselir. Onun için, yani devletlerin ve milletlerin bekası için milli bir eğitim politikası geliştirilmelidir.<br />
<br />
*<br />
<br />
Felsefe, siyaset, hukuk, kültür ve eğitim alanlarındaki farklı görüşler yetmezmiş gibi laikliği doktriner boyutuyla da ele almakta ve çeşitli fikir akımları ve mezhepler çerçevesinde laikliği yorumlamaktadırlar.<br />
<br />
Benzetmede hata olmaz. Körlerin fili tanımlamaları örneğini verirken farklı görüşlerin ortaya çıktığını belirtmek istedim; yoksa hiç kimseye kör demedim. Aslında bu kişilerin görüş açıları dar olsa da fikirler zararlı olmamıştır. <br />
<br />
Kör olmadıkları halde ulusumuzun bireyleini birbirlerine düşman etmek için bu konuyu istismar edenler var. Bu istismar sonucudur ki kafalar da gönüller de karışıyor. Daha doğrusu her şey karma karışık.<br />
<br />
Bu karışıklığa işaret etmek istedik yoksa fili bütünüyle gördüğümüz yok. Laiklik işte budur diyecek durumda değiliz. Sadece kitaplardan öğrendiklerimizi aktarabiliyoruz:<br />
<br />
“Grekçe’de <strong>laos</strong> halk, topluluk anlamındadır. Ondan türeyen <strong>laikos</strong> ise din adamı sıfatı ve yetkisi olmayan demektir. Latinceye <strong>laicus</strong> biçiminde geçen bu sözcük batı dillerinde bu kökten türetilmiştir.<br />
<br />
Fransızca <strong>laic</strong> ( laique) dünya işlerini, din işlerinden, dini otoriteden bağımsız olarak ele alan anlamındadır. <br />
<br />
( Laik terimi Türkçeye Fransızcadan geçmiştir.)<br />
<br />
Hıristiyan âleminde de, kilise adamlarına “Clerici” (<strong>Cleras</strong> = ruhban sınıfı), bunların dışında kalan inanmışlar topluluğuna, “<strong>Laici</strong>” deniyordu. “<br />
<br />
*<br />
Türkiye’mizde ruhban sınıfı var mı? Yok. O halde <strong>herkes ruhban sınıfı dışındadır. Yani dinin dışında değil din tacirlerinin dışında. </strong>Dindar yurttaşlar ferdi olarak ya da cemaat halinde dinini yaşayabilecektir. Devlet de buna yardımcı olabilecektir. Bu laikliğe aykırı değildir. Ama cemaat kavramı istismar edilerek ortaya örgüt benzeri durumlar çıkarsa devlet devletliğini göstermekten çekinmeyecektir.<br />
<br />
Doğrudan ve dolaylı biçimde yurttaşların bir dine inanma, inandığını açığa vurma/ yaşama özgürlüğüne sahip olduğunu belirttik. Ancak bu özgürlüğün mutlak olmadığını da belirtelim. Genel ahlâka, kamu düzenine, kamu yararına aykırı olmaması sınırlaması her zaman vardır, olmalıdır.<br />
<br />
Bu arada şunu da belirtmekte yarar var: Kamu düzeni birilerinin keyfine göre belirlenmez.<br />
<br />
Yukarıda görüş karmakarışığından söz ettik. Aslında bu görüşlerin böyle anlaşılmaz, böyle içinden çıkılmaz duruma gelmesinden keyfi davranan devlet görevlilerinin de payı vardır.<br />
<br />
Kamu görevlileri ülkemizde sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının sağlanması için objektif olarak gayret gösterirlerse laiklik daha iyi anlaşılacak, daha iyi uygulanacaktır.<br />
*<br />
Laikliğin genel esaslarından anladığımızı birkaç madde ile sıralayabiliriz:<br />
<br />
Devlet işleri dini kurallara göre düzenlenemez.<br />
<br />
Devletin resmi dini yoktur.<br />
<br />
Devlet yurttaşlarının dinlerine eşit uzaklıkta durur.<br />
<br />
Devlet yurttaşların ibadetlerine müdahale etmez. <br />
<br />
Devlet yurttaşlara başka bireylerin ve grupların müdahale yapmalarına da müsaade etmez. İslâm dininde zorlama yoktur. Zorlama kimden gelirse gelsin devlet zorlamaları engeller.<br />
<br />
Bu sayılanların dinin devletten ayrıldığı anlamına gelmez.<br />
<br />
Kısaca laiklik din karşıtı bir ideoloji değildir. Laiklik din özgürlüğünü güvece altına alan 99=01 anlayışını geliştiren bir kavramdır.<br />
<br />
<strong>Çağdaşlaşmak için, millileşmek için daha demokratik olabilmek için laiklik gereklidir.</strong><br />
<br />
<a href="http://sabahattingencal.blogspot.com/2010/10/laiklik.html#comments">Sabahattin Gencal, Başiskele, 09. 10. 2010</a>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-48970874574733750982010-09-29T01:29:00.000+03:002010-09-29T01:29:47.542+03:00KALP KIRMAK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5EMPVlOJhcxiouIGhM1RIrk5S6k_Havccc2yuzpDCJe1ZJekjog2QHU5y6RFfzmVtkOu1PTCj_1SjGpHoI2JdS3OZjGzZ_yTocw1jLKYdBROgSR5bd7XuNGYla5k3mHt0VUYXbuYdayyz/s1600/1976.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" px="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5EMPVlOJhcxiouIGhM1RIrk5S6k_Havccc2yuzpDCJe1ZJekjog2QHU5y6RFfzmVtkOu1PTCj_1SjGpHoI2JdS3OZjGzZ_yTocw1jLKYdBROgSR5bd7XuNGYla5k3mHt0VUYXbuYdayyz/s400/1976.jpg" width="400" /></a></div><div align="center"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>KALP KIRMAK</strong></span></div><strong><span style="color: #e69138;">Lise çağlarında bir delikanlı varmış. Sürekli arkadaşlarıyla kavga yapıp onların kalbini kırarmış. Babası bu durumdan çok rahatsızdır. oğluna;</span></strong><br />
<strong><span style="color: #e69138;">- "bak oğlum sen çok kavga yapıyorsun. bu kapı senin arkadaşlarının kalbi olsun ve sen hatanı anlamak için her kavga yapışında bu kapıya bir çivi çak. bunu bir ay sürdür bakalım ne kadar geçimsiz olduğunu anlayacaksın" der.</span></strong><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
oglu biraz gönülsüz bir tavırla "tamam baba" der.<br />
<br />
çocuk artık her kavga yapışında, her kalp kırışında o kapıya bir çivi çakar. kapıda artık bir sürü çivi olur. Kapıda artık yer kalmaz. Çok geçmeden hatasının farkına varır ve artık kavga yapmamaya, kalp kırmamaya karar verir. bu durumu babasına açar. babası da ona şöyle der;<br />
<br />
- "Aferin oğlum. ama şimdi de geçmiş hatalarını telafi etme zamanı. bu kalbini kırdığın arkadaşlarının hepsinin gönlünü alacaksın" der. ve ekler.<br />
<br />
- ve seni affeden her arkadaşın için de bu kapıdan bir çivi sökeceksin.<br />
<br />
çocuk kabul eder ve tek tek arkadaşlarının gönlünü almaya çalışır. <br />
<br />
zamanla arkadaşlarının hepsinden özür diler ve gönüllerini alır. her biri için de kapıdan bir çivi söker. artık kapıda hiç çivi kalmamıştır. babasına der ki;<br />
<br />
- "bak babacığım senin bana dediğini yaptım. her barıştığım arkadaşım için de bir çivi söktüm"<br />
babası da bunun üzerine der ki;<br />
<strong><span style="color: red;">- Aferin oğlum sen arkadaşlarının gönüllerini aldın. kapıda hiç çivi kalmadı. ama kapıda halen o çivilerin izi var. Arkadaşlarının kalbi de şuan sana karşı böyle biliyormusun...</span></strong><br />
<strong><br />
<span style="color: red;"></span></strong>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-2128936541905557862010-09-24T04:08:00.000+03:002010-09-24T04:08:52.060+03:00"YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR"<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsFogYf5f2csz_0Nck_IDGZXrDL7R46PJdVxqn0_Bp8LK6HGpjLjZvGWzP5Am-DtVAM86yH8q3ccLNXfVV5iBPaEy2AZhgDlBBVPzk4nYolxg6puFevMkVDAZwAEJjTiSoKu788_rhggOn/s1600/IMG_3932.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" px="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsFogYf5f2csz_0Nck_IDGZXrDL7R46PJdVxqn0_Bp8LK6HGpjLjZvGWzP5Am-DtVAM86yH8q3ccLNXfVV5iBPaEy2AZhgDlBBVPzk4nYolxg6puFevMkVDAZwAEJjTiSoKu788_rhggOn/s400/IMG_3932.JPG" width="400" /></a></div><div align="center"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>MUTLULUK NE ZAMAN</strong></span></div><strong><span style="color: #e69138;">Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan hatta ardından bir tane daha olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar, onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız. Bundan sonra, ergenlik donemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz. Kendimize,Çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, yeni bir araba alınca, güzel bir tatile çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtluk olacağını söyleriz.</span></strong><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Gerçek ise şu andan daha iyi bir zaman olmadığıdır. Eğer şimdi değil ise ne zaman?...<br />
<br />
Hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır. En iyisi bunu kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya karar <br />
<br />
vermektir. En sevdiğim sözlerden biri Alfred D. Souza' ya aittir. Der ki; "Uzun zamandan beridir hayatın -gercek <br />
<br />
hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi<br />
<br />
gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda <br />
<br />
anladım ki bu engeller benim hayatımdı." Bu görüş açısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdı. <br />
<br />
Mutluluk yoldur, öyleyse sahip oldugunuz her anın kıymetını bilin ve mutluluğu,vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle<br />
<br />
paylaştığınız için, ona daha fazla değer verin. Unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez. Öyleyse;<br />
<br />
Okulu bitirene kadar, 100 milyar kazanana kadar, Çocuklarınız olana kadar, Çocuklarınız evden ayrılana kadar, <br />
<br />
İşe baslayana kadar, Evlenene kadar, Cuma gecesine kadar, Pazar sabahına kadar, Yeni bir araba, ya da ev alana kadar, <br />
<br />
Borçları ödeyene kadar, İlkbahara kadar, Yaza kadar, Sonbahara kadar, Kışa kadar, Maaş gününe kadar, Şarkınız söylenene <br />
<br />
kadar, Emekli olana kadar, Ölene kadar.....<br />
<br />
<br />
<br />
MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ 'AN' DAN DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGECIN.<br />
<br />
<br />
<br />
MUTLULUK BIR VARIS DEĞIL, BİR YOLCULUKTUR. "PEK ÇOKLARI MUTLULUGU İNSANDAN DAHA YÜKSEKTE ARARLAR, BAZILARI DA DAHA <br />
<br />
<br />
<br />
ALÇAKTA. OYSA MUTLULUK İNSANIN BOYU HİZASINDADIR."<br />
<br />
<br />
<br />
UnutmayIn "YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR"<br />
<br />
<br />
<br />
Murathan MUNGANFuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-10705571342213273202010-07-27T11:24:00.000+03:002010-07-27T11:24:16.539+03:00KÜÇÜK ŞEYLER<div align="center"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOBZVl7WmnapCdJ65OhQ4wfTPnbB9SQGxjpT4MBIGAujUdWgZB6b-MKlbmT_FoqeTmMo-AlrucPOZncv4ZQwz6dm9fShCSAr0jxZuQjEsnwdDkdG7ZZwd930_XSNu7jhwlybcbcXn7WHMT/s1600/collage13.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="250" hw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOBZVl7WmnapCdJ65OhQ4wfTPnbB9SQGxjpT4MBIGAujUdWgZB6b-MKlbmT_FoqeTmMo-AlrucPOZncv4ZQwz6dm9fShCSAr0jxZuQjEsnwdDkdG7ZZwd930_XSNu7jhwlybcbcXn7WHMT/s400/collage13.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>Küçük şeyler...</strong></span></div><strong><span style="color: orange;">Küçük bir beden, çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş.</span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Ufak balıklar daha lezzetli olurmuş.</span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar alevi söndürebilirmiş.</span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Her küçük şey mutlaka bir işe yararmış.</span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Sağanak dediğimiz, küçük damlalardan ibaretmiş.</span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Ufacık bir yağmur, kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş.</span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş.</span></strong><br />
<a name='more'></a><br />
<strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Küçük bir saman çöpü, rüzgarın yönünü gösterebilirmiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Büyük bir geminin batmasına, küçük bir delik yetermiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Çok veren malından, az veren canından verirmiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Yükte hafif olmak, pahada ağır olmaya engel değilmiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Deve büyükmüş ama ot yermiş, şahin küçükmüş ama et yermiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">İnsan küçük bir adama iyiliği dokunduğu zaman cömertliği öğrenebilirmiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Büyük makinaları küçük çarklar çalıştırırmış.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Büyük adamın büyüklüğü devam ediyorsa bunun sebebi; onun küçük adamlara gösterdiği özenmiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Bazen büyük bir AŞKI başlatan, küçük bir gülümseme imiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Ulu bir çınarın veremediği kokuyu, küçük bir papatya verebilirmiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Büyük paralara alınan hediyelerin sağlamadığı mutluluğu, </span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">küçük bir bakış sağlayabilirmiş.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Küçük sevinçleri bilmeyenler, büyük keyifler yaşayamazmış.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Öyleyse 'küçük' deyip geçmeden önce, ne kadar 'büyük' sonuçlara varabileceğini düşünelim. Küçük bir damlayı, bir gülümsemeyi, noktayı, virgülü, bir ağacın dibinde biten gülü, bir susam tanesini, sevgilinin sesini hafife almayalım. Küçük dediklerimizin aslında ne kadar büyük olabileceklerini, onların yokluğunu beklemeden fark edelim. Çünkü yanımızdayken değerini bilmediğimizi, bildiğimizde bulamayabiliriz.</span></strong><strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;">Çıkınınızda; küçük bir gülümseme, bir yağmur damlası, bir papatyanın kokusu, üç noktanız, unutulmaz küçük bir anınız hep olsun. Küçük de olsa varsın olsun. Çünkü o küçük çıkınlar nasılsa bir gün, büyük denkler olacaktır. Yeter ki, sabretmeyi ve biriktirmeyi bilelim küçük küçük.... </span></strong><br />
<strong><span style="color: orange;"></span></strong> <br />
<strong><span style="color: orange;">(Blogger arkadaşım <a href="http://ballicimcime.blogspot.com/">BALLI CİMCİME'nin</a> bloğunda görüp çok beğendiğim bir alıntı)</span></strong>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-37021844501280876732010-07-26T00:47:00.001+03:002010-07-26T00:48:06.595+03:00BERAT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN<div align="center"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPPNN935GB7nN6TsoRw3kTwfpjpqSH_3e9OifMfZ-OWVaxzeJqW6f9_HfTfHlM_wzjnOtPfD8IcFoLJc5zkXWlgOsHelYcs4qRnYNpIBF0ni5xNZyojQFt0Jw6aeNKSFP4UAXnELPI3OS0/s1600/zsorgifax6_1237802142.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" hw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPPNN935GB7nN6TsoRw3kTwfpjpqSH_3e9OifMfZ-OWVaxzeJqW6f9_HfTfHlM_wzjnOtPfD8IcFoLJc5zkXWlgOsHelYcs4qRnYNpIBF0ni5xNZyojQFt0Jw6aeNKSFP4UAXnELPI3OS0/s400/zsorgifax6_1237802142.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>BERAT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN</strong></span></div><div style="text-align: left;"><strong><span style="color: orange; font-size: large;">Tüm arkadaşlarımın, dostlarımın, akrabalarımın Sofraları afiyetli, paraları bereketli, kararları isabetli, yuvaları muhabbetli, kalpleri merhametli, bedenleri sıhhatli, yüzleri mutlu olsun. BERAT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN.</span></strong></div>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-83151871695318189472010-07-24T22:42:00.000+03:002010-07-24T22:42:37.954+03:00Derviş kaşıkları<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-wasei89eYAuteELxmvbSuy93XImq3gt0ZANv44XHL79e8xDdXWPnNX2K7nwlFbZy5aUeajF7pR4D1o3EL_qicRNooBBNMlZ-e4grYQ-C5ZYI38MwuhfWOZWjGUJZGWzcaaGOLWuO8xq7/s1600/lale.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="283" hw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-wasei89eYAuteELxmvbSuy93XImq3gt0ZANv44XHL79e8xDdXWPnNX2K7nwlFbZy5aUeajF7pR4D1o3EL_qicRNooBBNMlZ-e4grYQ-C5ZYI38MwuhfWOZWjGUJZGWzcaaGOLWuO8xq7/s400/lale.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>Derviş kaşıkları</strong></span></div><strong><span style="color: orange;">Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. </span></strong><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<strong><span style="color: orange;">Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak, onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş; "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine, "Şimdi..." demiş ermiş, "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen, ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "İşte" demiş ermiş, "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman..."</span></strong><br />
<strong><br />
<span style="color: orange;"></span></strong>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-4122164764003526842010-07-23T11:59:00.002+03:002010-07-23T12:00:36.559+03:00KALBİM KIRGIN, GÖNLÜM ÜZGÜN<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEdEeKk2TKDQzeyG9cNOotAuvi9JM1ySGAwPSRHJq6n8us-kDYC4L_MKRj0JK8vpfOYLtYzCR33qCn-UbEg_UyvZ5k4e7j42UwGDa5CO1gLVPI1FHwum5P48llNMPIfvElnfCLz-zNMQda/s1600/blackrose_t2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" hw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEdEeKk2TKDQzeyG9cNOotAuvi9JM1ySGAwPSRHJq6n8us-kDYC4L_MKRj0JK8vpfOYLtYzCR33qCn-UbEg_UyvZ5k4e7j42UwGDa5CO1gLVPI1FHwum5P48llNMPIfvElnfCLz-zNMQda/s400/blackrose_t2.jpg" width="368" /></a></div><div align="center"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>KALBİM KIRGIN, GÖNLÜM ÜZGÜN</strong></span></div><span style="color: orange;">Bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında çok tereddüt yaşadım. Fakat tüm mutlu anlarımı, üzüntülü anlarımı, kısaca yaşadığım herşeyimi siz değerli okur dostlarımla paylaştığım için yaşadığım bu son ruh halimi de sizlerle paylaşmazsam sizlere haksızlık edeceğimi düşünüp yazmaya karar verdim. </span><br />
<a name='more'></a><br />
<span style="color: orange;">Bir iki gün önce kapımıza zabıta görevlileri geldi. Hakkımızda şikâyet olduğunu ve hayvan besleyip beslemediğimizi sordu. Biz de kendilerine beslediğimiz hayvanlarımızı gösterdik. Hepsini tek tek incelediler ve çevreyi rahatsız edecek herhangi bir şey olmadığını telsizle amirlerine ilettiler. Biz de kendilerini güler yüzle yolcu ederken bizi kimin şikâyet ettiğini sorduk. Fakat net bir cevap alamadık. </span><br />
<span style="color: orange;">Zabıta görevlilerini yolcu ettikten sonra eşimle birlikte düşünmeye başladık. Bizi kim şikâyet edebilirdi. Tüm komşularımızla saygılı ve sevecen bir yakınlığımız vardı. Hemen hemen hepsinin ya hayvanı vardı ya da çok eskiden beri burada yaşıyordu. Kimdi bu? Dağdan gelip bağcıyı kovan kimdi ? Yeni komşularımızı da bir gözden geçirdik ve kimseye bunu yakıştıramadık.</span><br />
<br />
<span style="color: orange;">Bugün de çok üzüldüm. Çünkü ilçe belediyesinden bir zabıta görevlisi ve yine ilçe veterineri ile yardımcısı, tekrar şikâyet var diye kapımıza geldiler. Ben de kendilerini, görevli oldukları ve verilen talimatı yerine getirmek zorunda oldukları için bahçeme aldım. Yine tüm hayvanlarım ve çevre gözden geçirildi. Veteriner beyin sözlerinden şikâyet edenin kim olduğunu anlar gibi oldum. 'Herkesin her yerde yaşamaya hakkı olduğu bu nedenle hiçkimseyi rahatsız etmeye kimsenin hakkı olmadığı' biçiminde söylediği lâflardan şikâyeti yapanın çok yakınımda olduğu ve yaklaşık üç yıl önce hemen yanımdaki villayı satın alan komşum olduğunu anladım.</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Yaklaşık 80 yıldır bu mahallede, bu köyde yaşayan komşularımın hepsinin hayvanları vardı. Kendisi bu villayı aldığında sadece benim ahırımda 10 adet ineğimin olduğunu biliyordu. Göre göre, bile bile aldı. Aradan 3 yıl geçtikten sonra mı hayvan kokusunu almaya başladı 'Hele kendime bir yer edem, gör bak sana neler edem.' gibi ama aslının daha farklı olduğu ata sözleri aklıma gelmeye başladı. Evet, kendine yer etti. Villâsını aldı, bahçesini düzenledi. Şimdi sıra çevresini düzenlemeye geldi. Yani dağdan gelip bağcıyıcı kovuyor.</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Burada senelerdir yerleşmiş, kök salmış, toprağıyla, insanı ve hayvanıyla bütünleşmiş insanları huzursuz etmek, onları şikayet edip "Rahatsız oluyorum." diyerek hayvanları kaldırtmak...</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Aslında ben bu komşumu çok sevmiştim. Kendisi büyük bir üniversitenin dekanı, bir çok kitabı bulunan çok tanınmış ve yüksek mertebeden arkadaşları bulunan önemli hocalardan birisi. İlk tanıdığımda çok saygı gösterdim, sevdim ve ilminden faydalanmak istedim. Fakat zaman geçtikçe ilminden faydalanmak isteğim kalmadı, sadece sevgim ve saygım kaldı. Bir süre daha geçince sevgim de kalmadı, sadece saygım kaldı. </span><br />
<span style="color: orange;">Bu son olayda saygımı da kaybediyordum ki aldığım aile terbiyemden dolayı saygımı kaybetmemeye karar verdim. Ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın kendisi benim komşumdur. Kendisine gereken saygıyı göstereceğim. </span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Aslında kendisini 1. sınıf insan, bizleri 2.-3. sınıf insan olarak görmektedir. Böyle olmasına rağmen yine de kendisine kırıcı, üzücü hiçbir lâf etmemişimdir. Kendisi köpeğini benim bahçe kapımın önüne bağlamıştır. Tüm pislikleri kapımda kalmıştır. Pis suları kapıma gelmektedir. Ama ben ağzımı açıp tek bir kelime söylememişimdir. Sabır etmişimdir. Çünkü Peygamber Efendimiz (A.S.V)'inde kapılarına, yollarına leşler atmışlar kendisi hep sabır etmişlerdi. Biz de komşumun bu yaptıklarına Mevlâmızın bizi imtihanı diyerek hep sabır göstermişizdir. Fakat ne zaman kapıma bağladığı köpeği insanlara saldırmaya başladı. O zaman köpeği yuvası ile birlikte kendi kapısına bağladım. Komşum da benle selâmı sabahı kesti. Allahın selâmını veriyordum; fakat verdiğim selâmı almıyordu. Bu derece bizleri önemsiz görüyordü. Fakat biz ne olursa olsun saygımızda kusur etmiyorduk.</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Bu son olay beni ve eşimi çok etkiledi, çok üzüldük. Biz böyle şeylere alışık insanlar değiliz. Bir ara çok radikal bir karar verip evimi ve bahçemin tamamını satıp buralardan çekip gitmek istedim. Beni mumla arasındı o zaman. Sonra düşündüm; öfke anında insan doğru düşünemez; normal davranışlarda bulunamaz. Öfkeli olarak yapılan işler hep sonradan pişmanlık duyulan işlerdir. Atalarımız bunun için ''Öfke ile kalkan zararla oturur.'' demiştir. Neden gidecekmişim, neden bazılarını sevindirecekmişim.</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Evet, kendi hakkımı savunmuyorsam. Yani susuyor ve sessiz kalıyorsam. "Cenab-ı Hak biliyor!" der, Allah'a havale edersem. Haksızlık yapanı Allah perişan eder. O bakımdan son derece dikkatli olmamız lazımdır.</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Bu adam sessiz, gıkını çıkarmıyor. Ağzından lokmasını alsan ses çıkartmıyor. Vur ensesine, al ağzından lokmayı. Deyip ona haksızlık edersen, belki sana saygısından ses çıkarmaz; ama Allah-u Teala Hazretleri Azizün Züntikam'dır, onun cezasını çıkartır. Saf da olsa, anlamıyor da olsa, veya anladığı halde edebinden, tenezzül etmeyip karşılık vermiyorsa; öteki de şirretliğe devam ediyorsa, Allah onun cezasını verir.</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Mahallemizde bir çok evde hayvan beslenirken. Benim adımı, adresimi verip "kokudan rahatsız oluyorum" demek bana yapılan büyük haksızlıktır. Kalbimin kırılması, gönlümün üzülmesidir. </span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Aman kalb yıkmamaya çalışalım. Çünkü kalbi yıkmak, Kâbe'yi yıkmak gibi kötüdür. Kalb yapmak, gönül yapmak, sevindirmek de ahirette sevinçlere gark olmanın, Allah'ın iltifatına mazhar olmanın sebebidir. Mevlam bizleri böyle iltifatlara mazhar olmuş kullarından eylesin. İnşaallah.</span><br />
<span style="color: orange;">Bu gibi sıkıntılardan kurtulmamızın çaresi, hadiseleri sabır ve tevekkül ile karşılamaktır. Bu durumu İbrahim Hakkı Hazretleri ne güzel ifade eder:</span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">'Hakk şerleri hayr eyler, </span><br />
<span style="color: orange;">Zann etme ki gayr eyler, </span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Ârif onu seyr eyler, </span><br />
<span style="color: orange;">Mevlâ görelim neyler, </span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Neylerse güzel eyler. </span><br />
<span style="color: orange;">Deme! Bu niçin böyle, </span><br />
<span style="color: orange;">Yerincedir ol öyle, </span><br />
<span style="color: orange;">Bak sonuna sabr eyle, </span><br />
<span style="color: orange;"><br />
</span><br />
<span style="color: orange;">Mevlâ görelim neyler, </span><br />
<span style="color: orange;">Neylerse güzel eyler.' </span><br />
<br />
<strong><span style="color: red;">Sevgi ve saygılarımla.</span></strong><br />
<strong><span style="color: red;">Fuat Gencal,</span></strong>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-34651028153723887532010-07-22T08:23:00.001+03:002010-07-22T08:24:42.557+03:00KÖTÜ KOMŞU<div align="center"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-MYQJ4z2m_9w7HNdYvTR4afZoiTIzqJUelXyiOhz1D5bWgOUmsPtsyQs_GWC3ipDU96RSjIIXiQyi_S8r6AxMpP9qjC34zMJF2a5C8UDnU54B5FaR9upenExILFTNkei0s3L1o-O4brY5/s1600/musluman.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" hw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-MYQJ4z2m_9w7HNdYvTR4afZoiTIzqJUelXyiOhz1D5bWgOUmsPtsyQs_GWC3ipDU96RSjIIXiQyi_S8r6AxMpP9qjC34zMJF2a5C8UDnU54B5FaR9upenExILFTNkei0s3L1o-O4brY5/s400/musluman.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>KÖTÜ KOMŞU</strong></span></div><br />
<strong><span style="color: #f1c232;">Müslüman, komşunun sıkıntılarına da katlanır. Ona zararı dokunmaz. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:</span></strong><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
(Komşusu kötülüğünden emin olmıyan kimse, [kâmil] mü'min değildir.) [Buhârî]<br />
<br />
(Allaha ve âhırete inanan, komşusunu incitmesin!) [Buhârî]<br />
(Allah ve Resûlünü seven, bunların da kendisini sevmesini istiyen, konuşunca doğru söylesin, emânete riâyet etsin ve komşusu ile iyi geçinsin!) [Beyhekî]<br />
<br />
(Komşusu, şerrinden emin olmıyan kimse, îmân etmemiştir.) [Bezzâr]<br />
<br />
(Kötü komşu, gördüğü iyiliği gizler, kötülüğü de yayar.) [Taberânî]<br />
<br />
(Kötü komşunun eziyetlerine ölünceye kadar sabredeni Allah sever.) [Hâkim]<br />
<br />
(Komşunun köpeğini döven, sahibini incitmiş olur.) [İ. Gazâlî]<br />
<br />
(Komşusu aç iken tok olan mü'min değildir.) [Taberânî]<br />
<br />
(Komşuna ihsânda bulun ki mü'min olasın!) [Tirmizî]<br />
<br />
(Sâlih komşu, uygun bir binek ve geniş bir ev, saâdettir.) [İ. Ahmed]<br />
<br />
(Sıkıntıya düşen komşusuna yardım edene, sıkıntısını giderene, kıyâmette en kıymetli elbiseler giydirilir.) [Şir'a]Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-65592614995129834582010-07-21T16:11:00.000+03:002010-07-21T16:11:01.477+03:00DUA UFKU<div align="center"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEQ5rnNQ1rN4_DQcESkaYE7_9PfEhm307TdYLuTJ05_vr3VeIEIaXvRmygijj1P1FG0ibi1KcNXi3b0mmhS-xADfStkS33YRBVtKfKurKF2tfTAutS2gjFyss87YFUCYb-1hENhRLBsXHM/s1600/dua3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" hw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEQ5rnNQ1rN4_DQcESkaYE7_9PfEhm307TdYLuTJ05_vr3VeIEIaXvRmygijj1P1FG0ibi1KcNXi3b0mmhS-xADfStkS33YRBVtKfKurKF2tfTAutS2gjFyss87YFUCYb-1hENhRLBsXHM/s320/dua3.jpg" /></a></div><div style="text-align: center;"><strong><span style="color: red; font-size: large;">DUA UFKU</span></strong></div><div style="text-align: left;"><strong><span style="color: #f1c232;">Dua bir lütuftur anlayana </span></strong></div><strong><span style="color: #f1c232;">Umuttur o darda kalana ne mutlu birinden dua alana </span></strong><br />
<strong><span style="color: #f1c232;">Allah'ım sana şükür amin demesini bildik </span></strong><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Ey Rabbimiz! Unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek, bizi onunla hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bizden evvelkilere yüklediğin gibi bize de ağır vazifeler ve musibetler verme. Ey Rabbimiz! Bize güç yetiremeyeceğimiz şeyi de yükleme. Günahlarımızı affet. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Bizim dostumuz ve yardımcımız Sensin. Kâfirler güruhuna karşı Sen bize yardım et.<br />
<br />
"Ey Rabbim, gönlüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz-tâ ki sözümü iyice anlasınlar."<br />
<br />
<br />
Allahı'm! Habibiyeti ve salâtıyla Cennetin kapılarını açan ve ona getirdikleri salâvatlarla ümmeti için de o kapının açılışını teyid buyurduğun Habibin Aleyhissalâtü Vesselâma rahmet et.<br />
<br />
Allah'ım! Bizi, ebrâr ile beraber, seçkin Habibinin şefaatiyle Cennete idhal et. Âmin.<br />
"Onların Cennetteki duaları şöyledir: 'Allah'ım, Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederiz.' Aralarındaki dilekleri de hep selâmdır, iyiliktir. Duaları ise şu sözlerle sona erer: 'Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." (Yûnus Sûresi, 10:10)<br />
<br />
<br />
"Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce Katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin." (Âl-i İmrân Sûresi, 3:8)<br />
<br />
Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e, âline, ashabına ve ihvânına, Senin razı olacağın şekilde ve onun hakkını eda edecek bir surette salât ve selâm et, bize ve dinimize selâmet ver. Âmin, ey Rabbü'l-Âlemîn.<br />
<br />
Allah'ım! Bizi, dünyada Senin muhabbetinle ve bizi Sana ve Senin emrettiğin şekilde istikamete yaklaştıracak şeylerin muhabbetiyle, âhirette de rahmetin ve rüyetinle rızıklandır.<br />
İlâhî! Sen benim Rabbimsin, ben Senin kulunum. Sen Hâlıksın, ben mahlûkum. Sen Rezzaksın, ben merzûkum. Sen Mâliksin, ben memlûküm. Sen Azizsin, ben zelîlim. Sen Ganîsin, ben fakirim. Sen Hayysın, ben meyyitim. Sen Bâkîsin, ben fâniyim. Sen Kerîmsin, ben leîmim. Sen Muhsinsin, ben âsiyim. Sen Gafûrsun, ben günahkârım. Sen Azîmsin, ben hakîrim. Sen Kavîsin, ben zayıfım. Sen Mu'tîsin, ben dilenciyim. Sen Emînsin, ben korkudayım. Sen Cevâdsın, ben muhtacım. Sen Mücîbsin, ben duacıyım. Sen Şâfîsin, ben hastayım.<br />
<br />
Sen benim günahlarımı mağfiret et. Beni cezalandırma. Hastalıklarıma şifa ver, yâ Allah, yâ Kâfi, yâ Rabbi, yâ Vâfî, yâ Rahîm, yâ Şâfî, yâ Kerîm, ya Muâfî. Benim bütün günahlarımı bağışla. Benim bütün dertlerime âfiyet ver. Beni ebediyen rızâna mazhar et. Rahmetinle, ey Erhamürrâhimîn.<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.msxlabs.org/">kaynak</a>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2049587334559594184.post-1310302977543072332010-07-20T08:35:00.001+03:002010-07-20T08:36:44.975+03:00DİŞİ BAL ARISI<div align="center"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJlLhSozDlwo5ZouIQP321aJ0Zp5Xd7QnG-3nT5UeKDwY-CyPK26KLJ6WqtmjTlgY1o_BR78UrBYBIMdmZ0s_R68b9cl4SNxmYJtoz59uFhPKRYB6H-RU4NlRqPvQH1Mp3htJnBZrRW2fy/s1600/ari_polen.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" hw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJlLhSozDlwo5ZouIQP321aJ0Zp5Xd7QnG-3nT5UeKDwY-CyPK26KLJ6WqtmjTlgY1o_BR78UrBYBIMdmZ0s_R68b9cl4SNxmYJtoz59uFhPKRYB6H-RU4NlRqPvQH1Mp3htJnBZrRW2fy/s320/ari_polen.jpg" width="246" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="color: red; font-size: large;"><strong>DİŞİ BAL ARISI</strong></span><br />
</div><strong><span style="color: #f1c232;">Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. - Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)</span></strong><br />
<strong><span style="color: #f1c232;"> </span></strong><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
Her arının çok fazla görevinin olduğu arı kolonilerindeki tek istisna erkek arılardır. Erkek arılar ne kovanın savunmasına, ne temizliğine, ne besin toplamaya, ne de petek veya bal yapımına bir katkıda bulunurlar. Erkek arıların kovan içindeki tek fonksiyonları kraliçe arıyı döllemektir.4 Çiftleşme organları dışında diğer arılarda bulunan özelliklerin hemen hemen hiçbirine sahip olmadıkları için erkek arıların kraliçe arıyı döllemekten başka bir iş yapmaları da mümkün değildir. <br />
<br />
<br />
Koloninin tüm yükü üzerinde bulunan işçi arıların ise, kraliçe arılar gibi dişi olmalarına rağmen yumurtalıkları gelişmemiştir, yani kısırdırlar. Kovanın temizliği, arı larvalarının ve yavrularının bakımı, kraliçe arı ve erkek arıların beslenmesi, bal yapılması, peteklerin inşası ve onarım işleri, kovanın havalandırılması, kovanın güvenliği, nektar (bal özü), polen (çiçek tozu), su, reçine gibi malzemelerin toplanması ve bunların kovanda depolanması gibi görevleri vardır.<br />
<br />
Arapçada iki çeşit fiil kullanımı vardır ve fiillerin bu kullanımlarından, öznenin erkek mi yoksa dişi mi olduğu anlaşılmaktadır. <br />
<br />
Nitekim yukarıdaki ayetlerde arı için kullanılan fiiller (altı çizili kelimeler), fiilin dişi için olan şekliyle kullanılmıştır. Böylece Kuran'da bal yapımında çalışan arıların dişi olduğuna işaret edilmektedir.5<br />
<br />
Unutulmamalıdır ki arılarla ilgili bu gerçeğin bundan 1400 sene önce bilinmesi mümkün değildir. Ama Allah bu gerçeğe dikkat çekerek Kuran'ın bir mucizesini daha bize göstermiştir.<br />
<br />
<a href="http://www.harunyahya.org/">kaynak</a>Fuat Gencalhttp://www.blogger.com/profile/16812324054108235565noreply@blogger.com1